KAYIP HAFIZA....
Kelamların şoförü olmaktır muradımız,
Lakin, Kalem nerede, hangi şerite akıtacak meramını, Sağ şeritte aklın, sol şeritte duygunun mahallesinde mi seyir alır ömür yolcusu. Bana bir şey söyle ey zahm-ı nihan! Öyle bir kelam eyle ki, ya heyecanın tufanında yahut durgunluğun çölünde akayım artık. İçim yar, içim, hem çok karma ve hem de çok karışık, bu seferi izbede, Ben, nerede sollamalıyım aklı, Ve nerede sağlamalıyım duyguyu söylesene bana. offf..offf... Kurtulmalıyım bu izbe-i rezillikten, Kendimde saplanıp kaldım , kendimden bir geçemedim şu dem-i gamda. Kendimden geçtim desem , başkasına geçiş vermiyorum her seferimde. Zikzaklarım , frenlerim , dur kalklarım, boşlamalarım, patinajlarım ömrü zar-u zar ettide , bırakmadım başka bir yolu bir başkalarına... Sır kelamların suskunluğunu taşıyan yolcuyum belki, Belki de suskun kelamların sır yolcusuyum , kimbilir. Belki hiç sır değilim, yitirdiğim hafızayı anımsayacak olursam bilindik bir kelamım belki de. Ama şimdi için, Kayıp hafızayım ben, biliyorum Gözyaşlarından boğulan, Hıçkırıklarla tekleyen , İte kalka giden, Ezber usulünü hatmetmiş, Kendi şeridinden çıkmış , başkalarını tehdit eden , Geçmişten hep nakarat duyguların , Bilindik ve bilinebilen bir kazanın kurbanı, Kaybettiğim hafızayım maalesef.... |