Bu günler sığmıyor özüm özüme,
Ata yurda yelken açasım vardır.
Nice kutsal yer görünür gözüme,
Nahçıvan’dan öte kaçasım vardır.

Bakü’den göz atıp nazlı Hazara,
Laçin ve Kelbecer gelir nazara,
Hocalı’da bileğ vurup hızara,
Karabağ’da kafir biçesim vardır.

Bir yudum alarak hazar gölünden,
Ruhum coşa gelsin kopuz telinden,
Bir kartal misali Kafkas elinden,
Aşkabat’a doğru uçasım vardır.

İslenip durdukça Taşkent’te çıram,
Türk’ü hür gördükçe kapanır yaram,
Selam Semerkant’ım selam Buhara’m,
Derdime bir derman seçesim vardır.

Taşkent’ten öteye Kırgız durağım,
Edep dedim. Aytmatov’a çırağım,
Manas destanıyla coşsun yüreğim,
Bişkek’te bir kımız içesim vardır.

Kazakistan belendiğim beşiğim,
Ulu ozan Süyinbay’dır aşığım,
Hoca Ahmet Yesi’deki ışığım,
Mest olup kendimden geçesim vardır.

Fer bitmiş Musul’un iki gözünde,
Kan ağlarken Kerkük kendi özünde,
Hoyrat hoyrat keder sinmiş sözünde,
Üstüne ay-yıldız saçasım vardır.

Metin’i tarifsiz hisler alırken,
Kürşad kırk çeriyle bana gelirken,
Tanrı Dağlarında bozkurt ulurken,
Bu yaz Ötüken’e göçesim vardır.

05.05.2017