Aklım ve irfanımToprağa... Atılan tohumu bir düşün nedir O şimdi Yağmur ve güneş beklemektedir Sabreden bir naib-i ülfettir Sual et zaman kimindir Aklına, iradene hizmet sunan aşk-ı emindir fikir etmek bunun için bilinçtir Bilinç ancak bilgi ve tecrübeyle güvendir Ne vakit.. İçime kapansam Kör bıçağın Merhametine sığınsam Cür’et etmeyi göze alsam Hesapsız akılla yol arasam Ufkum kararır, ruhum daralır Beni bana bırakma Kalbimin iştiyakını ağlatma İhsan senin inayetindir korkutma İçimde haşyet olsun, Gözyaşlarım sürurla aksın Aklım, irfanım rızana nail olmak için adansın Terk.. Edilen sokaklar Ne kadar sessiz, ağalar yapraksız İçimin derin sızısından Kuşatan sancılar vicdansız ve arsız Kedi, köpek çaresiz bakıyor, anlatıyor zan sız Demek ki... Hayret karşısında Hiç ses etmemeliyim Edeble tefekkür ederek göçmeliyim Fersiz gözlerim, takatsiz kalan dizlerim Unutkan ve dalgın zihnimi alıp götüren halim Ben ancak yaratandan başka kime iltica ederim Devlerin... Esrarını aynaya Ben nasıl sorayım Yoksa zanna mı sığınayım Peki, esaretine alan korkuları Ne yapayım Ön yargılarla mı çare bulmalıyım İç güdülerin kapısını şöyle bir açayım Aklı, irfanı, bilgi ve hikmeti Her zaman olduğu gibi başkalarına bırakayım Mustafa Cilasun |