CEZAYİR DESTANI
İbrahim’di adı on dört yaşında
Serhat rüzgarı eserdi başında. Aklı fikri Cezayir savaşında. Şehit kanı toprağında taşında. Gitmeliydi İbrahim genç yaşında Vardı Sipah Ocağına gönüllü Dizildiler sıraya sağlı sollu. Cezayir’e gideceğim diyordu. Kararlıydı ve ısrar ediyordu. Sipah ağası dedi yaşın küçük; Kemiklerin gelişseydi az buçuk. Gitti öyle İbrahim Cezayir’e. Çankırı neresi Cezayir nere? Buldu kendini savaş ortasında. Kahramanlıkta hayal ötesinde. Kırılmıştı bir bir kolu kanadı. Arşı âlâya yazılmıştı adı. İbrahim içecekti şerbetini; Söyledi Paşa’ya vasiyetini: “Cezayirdir koç yiğidin vatanı; Aramazlar gurbet ilde yiteni; Hani benim oğlum der ise anam; Öldü diye duyurmayın siz beni.” Döndü ordu kimi hasta, yaralı, Her biri bir uzvundan sarılı. Halk dizilip evladını arardı; Haber var mı yok mu diye sorardı. Onun da anası koşarak geldi. Herkese sordu oğluma ne oldu? Paşa’ya sordu: “Hani benim oğlum? Yıllardır kalmadı hiç sağım solum.” Paşa dedi: “Oğlun belki arkada, Belki yeraltında belki yukarda.” Koştu zavallı vardı son nefere; İbrahim çıkmıştı uzun sefere. Anladı İbrahim Cennet eriydi. O, genç yaşta Allah askeriydi. Fikri Demirok |