BİLEMEDİM...
Büyütmeliyim ama önce yalnızlığımla uzlaşmalıyım,
Has bel kader tetikleyen hüznü Dirilen ölümü gömmeliyim canlı kehanetlerin dibine, Dibi tutmuş gölgelere sitemim Bir de çalıntı aşklarına evrenin. Sihirli bir kupleyim: Sinirli bir levrek kadar sakin mi olmalıydım? Ya da alçısı ölü hayallerin; Sağımda sağdıcım bir tebessüm Solum hepten yaralı bir kuştan mütevellit. Adını koyamadığım duygularla çıkıp da yola, Her yol ayrımında yine temize geçtiğim dünlerim: Takılı plak gibi her bildirgem; Temennisi niyaz tadında bir fani, Bir de beşeri aşklara selam çakıp Devindiğim gök kubbemde O’na kavuşma azmim… Gölgelerimle barışık olsam keşke, Hafif meşrep bir yoksunluk bazı bazı Bir de kerevete çıkan nefretin sihirli titri Yine insanların dilinde sitem, Yoksunluklarım kimine göre sayısız ikilem. Kırık bir cam(n); Yaftalanmanın tadı mı ne bunca hengâme? Diri bir kimlikle ölüyü oynadığım Cehennem bekçisi imlerin de seyrinde Yazmadığım hangi şiirse Büklüm büklüm yüreğin rahminde, Fazlasıyla soyut bir gözyaşı yine akıtmadığım, Seyrinde kayıp bir reveransla Elimi eteğimi çektiğim dünya pazarı. Şimdi deseler ki, demekten yorgun; Kanıp da içerlediğim İçimde biriken cümleleri doğurmak adına Her satır başında beklerken heyecanla bir sonraki kehaneti: Yılmalıydım belki de Hatta yıldım mı ne… Zamansız düştüğüm hangi aşksa, Sakıncaları yine yüreğin çalan eski bir şarkı: Kayıp yıllarımın rahminde küçük bir çocuk Kaybolmalara doymadığım, Doysam da yeniden acıktığım o iç çekiş; Tek cümleyim sair hecede kayıtlı olsam da Fi tarihinde öldürdüğüm fahiş düşlerim, Göz bebeğim ne çok sevdiğim Ne çok da sevilmediğim aşikâr, Asil bir gölgeden asılsız bir benliğe terfiim Şu şiir pazarında hangisine yansam, bilemedim… |