Mümkün değildiRahip... Endişe içindeydi Pazar günkü ayin için son çareydi Nasıl olsa günah çıkartmaya gelecektir dedi Failin kim olduğu ve böyle bir cinayeti niçin işlediği belli değildi Zavallı kadın ve iki çocuğu dağ evinde perişan haldeydi, kadına tecavüz edilmişti Çocukların ve kadının çok mücadele ettiği belliydi, her yerde kan izleri ve yaralar gözler önündeydi Yabancı bir kişi bu cinayeti işlemeye cesaret edemezdi, çünkü bu civarda böyle bir suçu işleyenin affedilmesi mümkün değildi Elbette... Anılar bizleri bırakmaz Biz bir zaman hatırlamasakta onlar unutmaz Yaşanmış olan ne varsa idrake konu olmuşsa kurumaz Sararmış her kare fotoğraf, her ne kadar kendini bırakmışsa da, bilinçaltı soldurmaz Önemli olan asude buluna, suhulet içinde yaşanmış, naifliği içinde barındırmış, talı bir hüzün, hicranı sessizce bırakmış olanlardır Bir.. Mektup verdiler elime Al oku bizde dinleyelim dediler Dikkat kesilmişti meraklı gözler, teşvik eden sözler Gençler, hasreti umut yapmış ümitler, gözleri nemlenen anneler İşte o an içinde zamanı yaşatan, ruhun hicranını anlatan, telaş içinde heyecandı bekleyen gözler Mektup el yazısıyla yazılmıştı, besmele, hamt ve selatü selamla başlamıştı, adeta eski bir yazıydı Yıllardır haber alınamayan, ne kadar uğraşılsa da ulaşılamayan, gurbette çalışmak için vedalaşan bir insandı Lakin henüz alışmaya, yeni yeni ısınmaya, garipliğini atmaya başladığı günlerde, hiç beklemediği saatte iftiraya uğramıştı Kolluk kuvvetleri gelip almış, nezarette yatmış ve mahkemece hemen tutuklanarak ceza evine yatırılmıştı Ceza evi çok uzaklardaydı, zavallı yokluk içinde yaşayan vicdandı, orada başına gelmedik dram, trajedi kalmamıştı Tam on üç yıl sonra masum olduğu anlaşılmıştı, hastalık kapmıştı, takati kalmamıştı, son demlerini yaşayan hicrandı, son ümit olarak hastahanede bir arkadaşına bu mektubu yazdırmıştı Mustafa Cilasun |