0
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
1887
Okunma
Bazı geceler karanlık bir ölümdü
İkimizin hikayesine ne çok benzerdi
Hiç bir sabaha kurulmayan bozuk saat
Masada öylece dururdu
Boncuklu gece lambasının yanında.
O zamanlar göğsümü yırta yırta geceleri sayardım
Takvim yapraklarını kırılan umuduma yamardım
Bazen de köşe başındaki sarhoşun terkedilmişliğine ağlardım.
Bozuk saat
Boncuklu gece lambası
Masada duran kirli ve kırık bardak
/Masa ahşap/
Küf kokusu daha keskin bazı geceler
Bağışla
Küllükte birikmiş izmaritler gibiyim
Ayrılığın katran kokusu sinmiş üstüme
Gelsen utanırım şimdi.
/Yollara küfrediyorum bazen
Uzak denen o yerlere de
Bir de kapalı havalarda öpüşen sevgililere/
Yağmurlar gecikti derken
Göğsümün üstüne düşmeye başladı bulutlar
Bu yaz çok sert geçti
Sapa sokaklarda ikindi yürüyüşlerine başlamam bundan
Kaldırım taşlarını saymak yerine
Adımlarımı saymamın sebebi yok oysa
Bazı yollar hep kendinedir bilir misin
Ah der gibi
Eyvah der gibi
Ne çok yaktım kendimi bazı geceler
Ne çok acıttım canımı
Hiç bilmedin.
Sonra amansız bir kışa teslim ettim günleri
Şakaklarımda ölüme uzanan yollar gibi
Beyaz bir yolculuk düşlemekten çok uzaktım
Benim ki sana varmaktı
Ecelim olan sana sevda diye bağlanmaktı.
Mevsimler üşürken kapımda
Ben geceye teslim ve hep yenik
Hangi cepte ısınırdı artık ellerim
İçimde kurt uluması sessizlik...
Bazı geceler çok uzun
Bazı geceler defalarca ölecek kadar uzun
Bir pezevengin tesbih sesi geçti geceden bazen
Gögüs uçlarında moraran hayata çelme takan
Kahkahalar yırttı geceyi ardından
Ben seni bekledim usulca
Camın buğusuna yollar çizerek
Bazı yollar hep kendinedir söylemiş miydim
Bazı geceler tüm sokaklar beynindedir
Acizliğin kahkahana karışan gözyaşındır bazı geceler...
Necla Bektaş
5.0
100% (6)