eloğlu akhenaton ve jazz takvimi I
cok hoşnut olma zamanı değil yerel rüzgarlardan
alkolün damıtılmamış hallerini reaksiyon sıfatlarında yine esrik isimlerin önüne getirerek frijit tamlamalar yaratmak için kapitalist kokuları parfüme eden ereksiyonlardan sermaye kazanmadan sevebilmek adına atm kuyruğunda bekleşen kadınların kasıklarında esen yıldız ve lodostan kurtarılmış özgür takıntılarını tiksindirici değil mi kurgusal gerçekliği, olmayan ülkemde olmayan banliyölerin? sorular sorarak bulunamayan adresleri arabesk radyoların kısa dalgalarından daha sevimli sfenks işareti koymak soruların önüne daha sistematik samimiyetler sunuyor oedipus karmaşalı bir sapkınım ve elektralı kadınlar çıkıyor karşıma nedense oysa diyor tüm tanıdığım akil insanlar oysa sorulardan önce oluşur soru işaretleri cevaplanmadan çok önceleri kafamı ağırlığınca buzlara dayayıp bir migrenden kurtulmak karanlığa kazıklar atmanın zevkini yalayaraktan ta uzaydan görülecek ateşler yakmama sebebiyet, azılı ve mahdumsal sanrılar arasında kız evlatlara lakin jelinek romanları kadar sosyal fobiler içeriyor kalkolitik çağlar ve ben bunu kimselere anlatamıyorum türkçeleşmiş tüm acıları çıplak bir kıpti gibi hayretle tadıyorum sevişmelerin bunlara olan dahiliyeti soylu bir gurur katıyor sonradan anlamlandırdığım tüm eksik ve acemi yaşanmışlıklara cortes ve meksikanın kahpece fethi kukulkanlar, haccını zigguratlardan yıldızlara değin aktaran bir sonraki kayıp nesle anlamıyorlar beni anlaşılmadıkça kutlu olmayı öğrendi yüreğim yüreğim, seviyorum bu eklemeli dilin en kanlı kelimesini hiç klarnet çalan bir kadın tanımadım mavi ve siyahı üzerine yatay çizgilerle tam memelerinden geçiren bir kadın asla düşündüğüm zamanlar çok şey eksik yazgımda düşünmediğim zamanlar uyuz bulaşıyor ruhuma hisselerini kaptıran romantik bir kumarbazın salgı bezleri gibi sigara ve olmecayı alırsam üçüncü türden yaşamların güncesinden daha uysal bir toplum yaratabilirim sosyolojik ve siyasal tüm doktrinlerin o ırzsız minvalinde tanrı bir çoğulluktu zamanın tekduzeliğinde rengim siyah ve müziğim acımtrak, kekre ne zaman ki zamanlar güzelleşti çiftleşmeye hazır şaman falı gibi kehanetleri gerçekleşti aynalara çatlaklar sızdırdı güzelliğin sismik devinimleri ne zaman ki bir meczup deli zamanı cetvelledi gerçeğe bulaştı ışığın kırıldığı yerden sanrı tanrı tekilleşti bana göre askerlik, çocukluk ve talebe yurtları dahası onların paslı ve cenabet ranzaları üstinde tüneyen ruhumun mecburiliklerinde para mesela bir tablo bana göre ya da broş tıpkı poşet dergilere abone kasaba libidosu gibi neden hüzün basıyor tüm dalgalanmalarıma rağmen herşeyin başladığı ve bittiği yerde ruhsuzluğumu ve ben anlaşılmaktan ziyade. |