ÇANAKKALE (18 mart)Bir fırtınamıdır şu gelen, yoksa bir kara bulut mu ne, Göğüs gerdi Mehmetçik gözünü kan bürümüş yüz binlercesine, Denizden ve karadan üşüştüler Türk’ün üstüne, Kurşunlar,şarapneller yağdırdılar siper olmuş gövdesine, Bir anda Allah, Allah nidaları göğü yarıp arşa çıktı, Kendini öne atıldı, ümitlerini hayallerini geride bıraktı, Tüfeğinde mermisi bitti bileğiyle süngüsüyle çarpıştı, İşte o zaman dünya bir kez daha Allah’ın ordusuyla tanıştı, Düşmanın haberi yoktu, bir efsane duruyordu karşısında, Onbinlerce melek gökten inip saf tutmuştu, Mehmetçiğin yanında, Anaların tekrar, tekrar hatmettiği yüce Kur-an avucunda, Destanların en şanlısı kanla yazılıyordu Gelibolu’da, Ya Allah deyip te sırtladı üç katını Seyit Onbaşı, İşte böyle yiğitlerdi kazandıran bu savaşı, Galibiyetten vazgeçemeyenler ister oldu barışı, O gün herkes anladı azizdi bu vatanın her karışı, O anı görseydin sende derdin bir Türk dünyaya bedel, Şu gördüğün manzara, İstanbul’un fethi kadar güzel, Çok nadir görmüştür böyle yiğitleri ebet ve ezel, Çünkü onlara yardım ediyordu elbette ilahi bir el, … Hani kendinden emin general saat beşte Marmara, Saat beşi geçince tüm dünyaya oldunuz maskara, Tüm hayallerinizi bir bulut kapladı kocaman ve kapkara, Şahit oldu dağ, taş, bütün her şey Osmanlının son şamarına, Ceylan avına gelip aslanlara av olmuştu düşman, Ne denli yanıldığını geçte olsa anlamıştı o zaman, Dağda taşta neydi akan denizlerde neydi taşan, İşte Türk’ün imzasıydı bu, oluk, oluk kıpkırmızı kan, Ey kaçan düşman, burası Trakya, burası Anadolu, Bu vatanın yiğitleri, kırar toprağına uzanan her kolu, O Alemlerin Sultanı ki Allah’ın en güzel kulu, İşte bu vatan da Yüce Peygamberin ümmetleri ile dolu, Ne anlatacak sana bir kulak ver tarihten esen yele, Geçmişin tozdan görünmez raflarına yak bir meşale, Ey Aga Memnon’lar burası Priam’ lı Truva’mı bakın hele, Burası çelik yüreklerden surları olan ÇANAKKALE, |