İHTİYARŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Yavuz Sultan Selim, kısa süren saltanatında çok büyük zaferler kazanmış ve Osmanlı İmparatorluğunu; hem dünya siyasetinin, hem de hilafetin merkezi haline getirmiştir.
Sert mizaçlı bir Sultan olan Yavuz, aynı zamanda Türk Şiirinde de mahirdir. Sekiz yıllık saltanatında çok büyük işler başaran Yavuz, şairlerle de içli dışlıdır. Bunlardan şair Vehbi ( Hikmet) yakın dostudur. Fakat, ne olduysa Sultan ile Vehbi’nin arasına soğukluk girer. Gözden düştüğünü zanneden Vehbi, İstanbul’u terk eder ve Van’a gider. Orada müftülükte bir katiplik işi bulur ve çalışmaya başlar. Gittiği yeri kimseye söylemez, gittiği yerlerde de Şair Vehbi olduğunu bildirmez. Gel zaman git zaman Koca Yavuz, şair Vehbi’yi arar, aratır ama Vehbi yoktur. Aramalar sonuçsuz kalınca yüksek görevde bulunan bir devlet adamı; “Sultanım” der “siz bir mısra şiir yazıp, buna uygun bir mısra ile sizin mısrayı beyit yapan şaire ödüllü bir yarışma açınız ki, o beyiti zaten Şair Vehbi’den başkası tamamlayamaz... Böylece Vehbi bulunmuş olur” diye teklifte bulunur. Bu fikir Yavuz Sultan Selim’in hoşuna gider. Hemen; “BÜTÜN DÜNYA BENİM OLSA GAMIM GİTMEZ NEDENDİR BU” Mısrasını yazıp yarışmayı açar. Şairler, şiir yazanlar harıl harıl yazarlar. Van Müftüsü de yazar ve katibine şiiri gösterir. Şair Vehbi, şiire bir bakar ve olgun olarak görmez. “Efendim” der “şurasını şöyle yazsak, şu kelimey böyle değiştirsek” diye tekliflerde bulunur. Müftü, Vehbi’nin dediklerini beğenir ve onun dediği gibi yazıp Payıtaht’a şiiri gönderir. Gelen bütün şiirleri tek kişilik jüri üyesi olan Yavuz Sultan Selim inceler. “Tamam” der “işte bu mısra Vehbi’nin” deyip, Van Müftüsüne; “Yarışmayı kazandınız. Ödülünüz yolda geliyor, siz de yanınızdakini buraya gönderiniz” diye ferman buyurur. (Alıntıdır) Bütün dünya benim olsa gamım gitmez nedendir bu Ta ezelden gam turabıyla yoğrulmuş bir bedendir bu Gelen gider, giden gelmez iki kapılı handır bu Sakın insafı terk etme makam-ı imtihandır bu... Yavuz Sultan Selim İHTİYAR Kul cefa için gelmese neden ağlayarak doğsun, Değil cefa için beden, sefa içinde yorulsun, Saltanat benim deyipte, yaşasan bir asır bile, Gelecektir ölüm elbet sen istemesende, dile, Cisim nedir bilir misin, nerden gelip nere gider, Bırak bir zerreyi değil ruhtan beden bile gider, Doğarken dünya evine, çırılçıplak geliriz biz, Bu dünyadan göçeriken kalır mı ki kefenimiz, Dünyada ha bir köle, yada olsan bir padişah, Maksat sınav olmak ise ha piyonsun yada bir şah, Cisme aldanırsın Eğer, bedene binbir sefa et, Ruh ayrılınca bedenden, Cisim çürüyen bir et, Ne ettin ne yaptın ise ruhunun başındadır, cefa, Sonsuz bir hayat değildir beden bir ömür sürse sefa, İnsan Cisim ile değil ruh ile eşittir amma, Cisme aldanarak derki, adaletin bu mu dünya, Kimi mağrurlanır temaşa ederken zahiri, Batını görmüyor gözü, ne evveli ve ahiri, Ruh geldiğini bil yeter, sen kemik ve et değilsin, Bırak bir ömür boyunca başın secdeye eğilsin, Belki bu vesile ile ruh sonsuz olur bahtiyar, Eğer bakar isen yüzüne, anlatır sana her ihtiyar, |
muhteşem bir kombinasyon oluşturmuş Üstâdım.
Hürmetlerimi arz eder, selâmet dilerim...