Yıl 1957-1958 Babam ilkokul öğretmeniydi Karaveliler köyündeydik Ağabeyim ve ben Daha dört beş yaşlarında Aklı ermez çocuktuk; Yoğrulmamıştı benliğimiz...
Başı boş gezen eşekler Okulun bahçesine girdiğinde Elimize sopa alır Döve döve eşekleri Okulun helasına sokardık; Neydi ki eşekler ile derdimiz?!
O günler aklıma geldikçe Demek ki evcilleştirmenin yolu Tutuklamaktan geçiyor; Kapattıkça koyunları keçileri Kedileri köpekleri Bağımlı kıldık kendimize?!
Aç kalan hayvanlar Ne verdikse onu yedi; Böylece alışkanlıklar Hayvanların benliğine Genlerine işledi!
İşimize nasıl geldiyse Öylece evcilleştirdik onları Bekçi diktik kapımıza Çifte çubuğa sürdük Karınlarını doyuracak kadar Yem saman; yiyecek verdik!
Oysa vahşi hayvan Vahşi doğada özgürce Kendiliğinden beslenir Kediler pusu kurar Köpekler sürüler halinde Avlanmayı becerir!
Ah çocukluk günlerimiz Okulun bir odasında Yatar kalkardık ailecek hepimiz Aklıma daha daha neler gelir Yaptığım yaramazlıklar, Yaramazlık da ilkellik mi ki; Hâlâ İçdürtülerde gizlenir...
Yağmur yağarken Okulun önüne çıkardık Şimşek çakıp ’Gür!’ dedi mi ’Gürgür Baba geliyor!’ Der içeri kaçardık!..
Kapağı açıksa klozetin Ne gelir aklına?! - Son kullanan kişi erkek ya da dişi; büyük olasılıkla erkek!
Erkekler havadan Bayanlar an/karadan Ne var bunda gülecek Böyle uygun görmüş Gayet doğal; yaratan?!
Şaban Aktaş 14.03.2017 (GÜLÜMSEYEN ESİNTİLER)
***
POSA
Doğa’n’ın yasası İnsanın tasası Ömrünce yaptığın Ancak ve ancak Özetin olabilir, Ardında bir yığın Yapamadıkların Posasıdır hayatın...
Sayın Edip Cansever Ruhun çınlasın, Aynı kanıda değilim Her şeye yetişilmez!
Sen de duy Ahmet abi! Ardımızda sayfalar Tozlanmış raflarda Çöp gibi birikir Ne çok eskiz Tuvalde keder Ne çok şiir; Çok şey yarım kalır Gözümüz açık gider...
Şaban Aktaş 14.03.2017 - 11.35
***
SİLİNMEZSİN
Silmeden son defa baktım yüzüne Her şeyden silinsen, kâlpten silinmez Rastgelmem zannetsem daha izine Gönül aynamdaki sırdır billinmez
Ben seni her güzel çiçekte gördüm Gül diye kokladım yüzümü sürdüm Çirkinlik sayfasın ay ile dürdüm Ay da bir dür müdür sırdır bilinmez
Ay ayrı dünyadan ay/rılık doğdu Ayrılık hasretle hüzüne boğdu Aynalarda aynın ay yüzün oldu Hüzün ılık ılık sırdır bilinmez
Üstüste mükerrer sözler yanyana Akar ılık ılık gözler yanyana Aynada iç içe özler aynada Özlemin göz nemin sırdır bilinmez
Aynaların içten sisli buğusu Ümükte düğülen hisli düğüsü Ay gökle denizin sessiz kuğusu Esin perisi mi sırdır bilinmez?!
Şaban Aktaş 13.03.2017
***
TUTUK OMUZ
Bir el yoksa sazım sözüm yok benim Sağ omzum tutmuyor solu neylesem Arsızla hırsıza sözüm çok benim Çalıp çırpan haksız kulu neylesem?!
Utanmadan ahkâm kesip biçenler Hesapsız kitapsız yiyip içenler Sorgusuz sualsiz gelip geçenler Hak bilmez kadıyla kulu neylesem?!
Hırsız çalıp kutu kutu gizliyor Halkı telefondan kötü izliyor Sağ omuzum tutuk kemik sızlıyor Utanmaz gâvurun dölü neylesem?!
Aktaş ozan isen doğruyu eyle Kızan kızsın sen hep HAK için söyle Hakimi savcısı duymazsa böyle Kessem mi acep bu dili neylesem?!
Şaban AKTAŞ 13.03.2017- 18.06
***
AŞK Ç/AĞLA/YAN SULAR
Akıyor kayadan su güldür güldür Saçların çağlayan aşk gümbür gümbür Omuzundan bele tel tel dökülür Saçın beni yelden yele götürür
Uzan yâr tutayım bir kez elinden Sevip okşayayım zülfün telinden Su gibi akayım ince belinden Sevdan beni selden sele götürür
Neye yarar ömür yâr olmayınca Aşk ile dolanıp sarılmayınca Toprak suyla doyup karılmayınca Hasret beni çölden çöle götürür
Çok özledim seni halim arzedip Görmek ister gönlüm gülüm farzedip Dönmedin bir daha eli terkedip Bu aşk beni elden ele götürür
Aşkın çağlayanı gözden akıyor Özü dağlayanı tuzla yakıyor Saçların mimoza güller kokuyor Yeller beni gülden güle götürür
Tozaran sularda savrulan zerre Uçup da gidiyor olduğun yerde Göz düşürdün gülüm közün içerde Ateş beni külden küle götürür
Suç ne sende bende kimsende değil Salkım söğütte yel esende değil Sarılmadım sana, busen de değil Felek beni halden hale götürür
Darılmadım sana darılmam asla Saçının telini güllere yasla Güle tutkun bülbül aşk ihtirasla Bülbül beni dilden güle götürür
Tozaran sularda savrulan zerre Uçup da gidiyor olduğun yerde Göz düşürdün gülüm közün içerde Ateşi aşk külden küle götürür
Çağlayan suları yüksekten akar Böler uykuları yürekten yakar Aşık Aktaş sana türküler yakar Çağlar seni dilden dile götürür
** Var mı şu âlemin sırrına eren Gül yüzüne bakıp âlemi gören Yedi kat göklerde gül yediveren Aşk beni gönülden güle götürür
Kaynadıkça taşar sular kabından Neden göğe uçar sor erbabından Girdin mi içeri gönül babından Mevĺam beni dilden dile getirir
Üstü köpük ise altında süt var Süt içinde bile binbir öğüt var Gönülde ne kalem ne kağıt var Aşk kelamın dilden dile getirir
İçer isen sütü bir yudum tadı İçmez isen sonsuz mutululuk adı Sabırsız bir aşkın yoktur muradı Sabır ilelebet güle götürür
Ne akarsu ırmak ne de billurdur Aşk parlayan ışık yanan bir nurdur Gördüğün an O’nu anında durdur Hak kendini nurla dile getirir
Şaban Aktaş 13.03.2017
***
SEN MUTLU OL GÜZEL ÇOCUK!
Ay çıkarsa uykum kaçar Sabaha dek gözüm açık Aşk başa ne çok dert açar Aklım zaten biraz uçuk
Daha gözümü kırpmadım Düşündeyim hiç bıkmadım Geceyarısı yatmadım Saat iki ikibuçuk...
Ah ben seni bırakmazdım Aya yıldıza bakmazdım Sarılmadan hiç yatmazdım Yaşım büyük, yaşın küçük(?)
Dokunmasın hicabına Ben bakarım icabıma Sen bana hiç hiç acıma Ağlama gül güzel çocuk!
Takıp aklın kederime Ağlama sakın yerime Ben küskünüm kaderime Sen mutlu ol gül tomurcuk!
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
EVCİLLEŞTİRME PSİKOLOJİSİ?! şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
EVCİLLEŞTİRME PSİKOLOJİSİ?! şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Çok ama çok güzel duygularla ele alınmış .
Size hak veriyorum.
Kutluyorum değerli şairi.