1
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1162
Okunma
Bir sandalye çek otur,
Hüzün baş köşede, sen şöyle buyur;
Estikçe gürleşen yel,
Kederdeyim, beni dürten el...
Türküleri, hep bilinmezler çizer;
Sevilenler, her daim bilinmezler...
Müjde gibi, sevilene uzatılan mektup;
Senin ne haddine? ey meczup!
Limandan seyrelen, seyrek dalgalar
Boşluğa sürüklenen, çaresiz kayıklar;
Nefesinin notasında, şarkı besteler
Ayrılığın kışlasında, şüheda bir asker...
Benim cüssem ne ki, seveyim!
Uzunlar diyarında, yaşayan cüceyim
Çelik pençeli kuzgunların yemiyim
Körelmiş aşktan, ip ince bileklerim...