Hişt...Hişt... Ses etme Rikkat, dikkatten naiftir geçme Her ne yapıyorsan yap, mizanı öncele Canını, zekanı dikkate almayan ecelle dalga geçme Ölüm ruh için, akıl için, vicdan için, gönül için, amel için bir diriliştir sual eyle Ne toprağın ne mezarın, ne Araf’ın, ne de berzahın hesabı olmaz, zehaba kapılman beyhude Ruhun kitabı nedir, akıl niçin sende vardır, niçin seçme hakkı tanınmıştır, tanıyan kimdir hakkıyla merak etsene Bari... Hiç değilse Bir derde deva ol Acılara tutunup solmaktan kurtul Zemheride, hazanda hayat bir başkadır kendinle barışık ol Heva, heves, arzular değil, umut inşa ederek yürümek bul bir yol Yoksa ne sitem, ne isyan ne yeis çare olmaz haline, aklına, kalbine bilmiş ol Onu... Gördükçe Yaram tazelenir Hal değişir, lahza gelişir O yıllara götüren özlem ülfet-i ahsendir Dile gelmeyen, gönülde beslenen sevgi titretir O hiç bir karşılık beklemeyen, feda olmayı gerektiren firkattir Ne emel, ne tutku, ne beklentidir, her zaman tazeliğini ve muhabbetini koruyan edeptir, süruru saadettir Tekke... Musikisi bir başkadır Güfteye notaya girince derin bir hicrandır Uzun soluklu, dingin zihinli, hassas kalpli olmak esastır Ruhtan, akıldan, gönülden, aşktan ve sevdadan esinlenen hitaptır Öte ne büyük sevinçtir, hüznü, mahcubiyeti, haşyeti içinde besleyen mekandır Ölüm ne cefadır, ne figandır ve ne de yok olmadır, o öyle bir hakikattir ki her bakımdan yaşadıklarını sana hatırlatacaktır Mustafa Cilasun |