ACI
Unuturum dedim, alışırım dedim, geçer yani. Direndim!
Üçüncü günün sonunda dayanamadım abi, aradım bunu "görüşebilir miyiz?" dedim ikiletmedi beni "olur" dedi. Sözleştik Pazar akşamına, durup durup aynanın karşısında buldum kendimi. Şöyle otururum, böyle gülerim, öyle bakarım. "Neden gittin" falan demeyecektim. Ama hayatımda ilk defa cesur olacaktım abi ben, oturacaktım karşısına, gözlerimi üzerine dikip ezberleyecektim o’nu. Çok güzelsin diyecektim. Unutamıyorum diyecektim. Ellerimi açıp avuçlarımı gösterecektim bak bu avuçlar bir tek senin adının geçtiği dualar için açıldı râbbe diyecektim. Belki tutamaz kendimi ağlardım. Bir daha çok güzelsin derdim. Bir daha.. Vuruldum işte lan sana derdim. Geçen bir arkadaşım iki kişi arasında kalmıştı, mesela dedim, ikisinin de böbreğe ihtiyacı olsa hangisine böbreğini verirdin ? Öyle baktı yüzüme abi. Ben buna gidip, bak sana böbreğimi veririm diyecektim. Tereddütsüz, şüphesiz veririm. Belki geri döndürmeye yetmezdi ama bilirdi abi. Bende kurtulmuş olurdum bu belkilerden. -Deseydin işte.. Diyemedim abi. Gelmedi! Sabaha kadar bekledim sözleştiğimiz yerde, zil zurna sarhoş olmuşum, yığılıp kalmışım evin kapısına. Bir dahada aramadım bunu, o’nun beni aramasını beklemedim dersem yalan olur. Bekledim. En acısı ne biliyor musun abi, bu yirmi ikinci Pazar, şimdi arasa dese ki "filanca yerdeyim, gel" buradan kalkar giderim. Bu kafayla, bu soğukta, şu üstümdeki gömlekle kalkar giderim. Cam kırıklarıyla döşenmiş olsalar o’na giden yolları, yalın ayak, koşa koşa giderim... En tuhafı da ne biliyor musun abi ? "Neden gelmedin?" falan diyemem. Çok güzelsin derim. Uzatıp ellerimi, bak bu avuçlar bir tek senin adının geçtiği dualar için açıldı râbbe derim... Şimdi istese abi, Hiç düşünmeden. Böbreğimi veririm... YUSUF SAĞLAM. |
bu şekilde hem okumak hem anlamak hemde okumak isteyen kişiyi çok yoruyor
tekrar düzenleme şansın var mı? saygılarımla düz yazı olmaktan çıkar