AKŞAMIN DERİN SESSİZLİĞİ
Ardahanlı Teyze
On beş yirmi kazıyla Güneş ufuklara Sessiz sedasız süzülürken Elinde sopası Sırtında altmış yıllık kederiyle Ağır ağır yürüyordu Yeşil çimenlerde Bir başka tarafta Güzel gözleriyle Goncagül Kendi kazlarıyla birlikte Komşunun kazlarını da Otlatıyordu istemeye istemeye Güneş uyumaya süzülürken Yatak odasına sessizce Karanlık çöküyordu Ardahan’ın üzerine Parkta insanlar Orantısız Dağılmışlardı banklara Birkaç sevgili Sarmaş dolaş yürüyor Birkaçı çekirdekle Savaştalar çatır çutur Bir teyze yürüyor Yaya yolundan Gam yüküyle birlikte Belli ki yükü ağır Sırtına kambur eklenmiş Taşıyamıyor sanırım çok ağır Arkadan kenetlemiş Ellerini sıkı sıkıya Parkın lambaları Yavaşça salarken loş ışıklarını Çocuklar salıncak sevdasında Dünyadan bihaber Bir baktım da etrafıma Tek yalnız benim Tek dostum Dost diyebileceğim Mavi mürekkepli bir kalem Sayfaları tozlanmış Küçücük not defteri Yalnızlığımı anlatmak için Bir türkü tutturasım geldi Yana yakıla Ne desem bilmiyorum Ne avuturdu beni acaba Bilemiyorum En iyisi Yazık diye kargalara Vazgeçtim türkü söylemekten Yazık hayvanlara Hocanın eli kulağında Akşam oldu Bugünde böyle geçti Üç kuruşsuz ve karsız Söyleyeceğim bir şey varsa Evli evine, köylü köyüne Bırakalım parktaki sessizliği Kendi haline Serinletsin yüreğini Meltemlere karşı hafifçe 06.09.2014 |