SormayıncaKar... Yağar gönül dağıma Boran vurur, don korkudur yanmayan ocağıma Umut bir başkadır, solmaya yüz tutmuş sancıdır, çare olmayınca Derman ararım, derdimi kime sorarım, gözler kararırken nasıl hayatta kalırım, kimseler arayıp, sormayınca Kara... Kışlar vardı Esir alan zamanlardı Yokluk, zorluk ne acı hicrandı Gönül derin bir hüzün içinde sıcaklık arardı Tütmeyen bacalar, gözü yolda kalanlar yürek burkardı Sabır, metanet o günler için vazgeçilmez ilaçtı, zaten ölüm içimizde yaşardı Bilinç ancak geçim için farktı, akideler arınmaya muhtaçtı, asabiyet asıl olandı, töre, örf vazgeçilmeyen tutkuydu Yaşamak... Yanana, yıkılana bakarak Cahile, caniye, haine kurban olarak Düşten, düşünceden, fikirden uzak olanlara katlanmak Yaşamayı hakkıyla anlayamamak, sır olan sualleri umursamamak Yaşamak can için, nefisi davranmak mıdır geçim, insan olmayı kimseye sormamak Yaşamak kalabalıklar arasında, ne derler kaygısıyla, fırsatçılık adına, hakkı, hukuku bir kenara bırakmak Yaşamak mıdır, yoksa zannın, zafiyetin esaretinde kör kuyulara adanmak mıdır yaşamak, yoksa insan olduğunu hatırlamak Yaratılan olarak sahibe kul olmak, onun bahşettiği ruh, akıl, vicdan, kalp ve irade zenginliğini marifete ulaştırarak liyakat sahibi olmak Mustafa Cilasun |