Sessizliğin AnatomisiAlev gözlerimde ilk tutulmanın sonrası perdeler ardında oyunu bitmez bu dünyanın kulağımın ininde araflarımın çukurunda yenilgilerden ve imkânsız aşklardan söz ediyor melodiler mavi dalgalarda savruluyor anı denilen bu sessizliğin gemisi tutamıyorum dilimi, sözcükleri küfürleri gecenin sarhoşluğu içinde uykusuzluğum ve her şey sessiz kalır her gece gibi cevap yok, hecelerim gibi loş yıldızlar, eski haberciler eski yoldaşlar, dostlar gibi martı sürülerinin kör ettiği gecenin sabahı yok savaşım küfürlerim, zaferim yokluğun duyuyor musun? mavi gözlü kadın fırtına örtülü gün doğumu ve gökyüzü, ıssız yıldız dolu alevler içindeki şair ölümü zamanı değiştirir perde inmeye başlar parlayan gözlerin yüreğimin sahte imparatorluğu kırmızı şarap, küflü peynir ve sen, mavi gözlü fahişe aç o bedenini ve işte sonun örtük çıplaklığın başlar ayaklarında izle orada, yıldızların yansıttığı gökleri dokunmalarım bedenine vahşi olmalı toprak örtün, mavimsi fahişe ellerim kıyamaz dokunmaya alevli, bedenin kor halinde sen çıplak melek sen dilimdeki fahişe sen bu gecelik kadınım kömürleşmiş kestaneler tütüyor mor şarap kadehimde dinliyorum sessizce açıklılarını gizlediğin yerde ışığın karanlığı öptüğü ve karanlık ışığı yaktığı yerde dinliyorum Pierre loti tepesinde gökyüzünün mırıltısını ve ayın kalp atışlarını dinliyorum göğsünde soğuk ter akışını ve aşkın acı ağırlığını azaltan kemanı dinliyorum güneşin saçlarını dinliyorum altın, saçlarını okşarken gözüm kayıyor o anlık köşede kanla ıslanmış antika bir masa ve ışıkla çürümüş bir sandık içinde mektup ahşap tavanda asılı yosun tutmuş urgan sarmış boynunu sevgi dolu yanıyor bu kent bu gece hece, hece bir duman gibi, can çekişen ben beni karanlıklara atan melek yüzlü şeytanı arıyorum dilimde dua gürlerken ellerimi bağlayan zinciri kırıyorum, aralıyorum perdeyi ve açıyorsun uğursuz göğsünü açıyorsun doğuştan çıplak bedenini mavi gözlü kadın, yine gidiyorsun bırakıyorsun ardında boş bir oda ve hüzün dolu bir boşluk bir şairin parlak ve karanlık yok edilişi ve daha hey canlı gidişlerin böylece, bırakıyorsun dolunay altında yitik bir gölge ruhum yayında titreyen bir ok böyle yıkılmaz gururum hünkar ben ve sen kölemsin, fahişe ruhlu kadın düşüşüm neşen, ölümüm yaşamın ey mavi gözlü kadın biçimin ateşten madde yaratılışın günahkar görünüşün nurlu sana kusursuz dokunuşlarım ışık dolu varlığım aşk, yanıp tutuşmak istediğim ışık sessiz, rüzgar toprağa örtü romantik bir gün batımının ışık dolu varlığı ve karanlık çıplak, an’ı düşlüyorum sessiz bir saydamlıkla gökyüzü renkli ve soğuk ölümün de soğuk ve renksiz simdi, belli belirsiz kalbinin nabzının attığını duyuyorum bir gür bir soluk, titrek ve uyumsuz esnek bir ruh, buzlanmış bir kalp gitmelerin döngüsündeki kadın rüzgârın mahkumu bir kadın ve ben anımsarım seni ve sen ölümün soğuk ve derin sözlerini anımsa artık çıplak bedenini ört kefenim gözlerime sana son dokunuşum bir gölgeye ilk dokunuşum. .... |
Kalemin susmasın
___________________________________________Selamlar