Gözler ÖksüzMeğer... Ne müşkülmüş Sevmek, gönül vermek Her an yolunu gözlemek, hasret çekmek Özlemin en talihsiz anında görememek, acı hissetmek Gözler öksüz kalırken dinmeyen yaşların hicranını güftelemek Hüznün en vurucu sahnesinde yalnız dönmek, çaresiz boyun bükmek Vurma.. O nazarlarında Hissettiğim hançeri saplama Varsa bir kinin, pişmanlığın söyle durma En masum vakitte, hiç ummadığım ümitleri yıkma Çok geç değil niyetini koy ortaya, bir çıkış yolu bulalım sabırla Ruhuna... Sürur zerk eden Nağmeler, güfteler, besteler Nefsine hitap etmez, halin dramı bir başkadır Yar ne hazdır, ne ruhuna hicran yaşatacak olan niyazdır Zevkin rekabet ettiren hevesi ayazdır, akıl, gönül, vicdan ayrılmaz nazardır Her şey... Bu kadar açık ve sarihken Milletin birliği ve dirliği için hak olan tercihken Küresel güçler ve üst akıl sahipleri bu kadar açık saldırırken Yasamanın ve yürütmenin zorlukları her geçen gün gözler önündeyken Ve her yetki milletin taktirine tevdi edildiği bir gerçekken, neden bu kadar bağnaz ve çelişkili davranırlar sual edilmez Hani yasama adına hakimiyet kayıtsız, şartsız milletindi, millet taktir ederse herkesin başı gözü üzerineydi, demek ki millet hala onlara göre sürü olan kimselerdi Mustafa Cilasun |