MIŞ
Herkesin yüreğinde bir aslan yatıyormuş.
Benimkinde yatansa koskoca bir yılanmış. Bezirganlar çarşıda alıyor, satıyormuş. Benim bütün sermayem bu pazarda talanmış. Ney diye üflediğim çobanın kavalıymış. Öğrendiğim ne varsa dedemin mavalıymış. Ninemi hiç sormayın, babamla davalıymış. Emmi bilip sevdiğim meğer senin halanmış. Daha küçük çocukken oturttular kilime. Kelepçeyi taktılar, dudağıma, dilime. Şiir senin neyine, bak dediler bilime. Çarptım, böldüm, topladım, sıfır elde kalanmış. Dediler ki insanın olmalı bir emeli. Bu dünyada her kişi emeğini yemeli. Adaletten hiç şaşma odur mülkün temeli. Mahkeme-i Kübradan gayrısı hep yalanmış. Koştular bir dolaba, al sana iş dediler. Ben de varım dedikçe, seninki düş dediler. Bazen tekme attılar, bazen de çüş dediler. Büyük dava sandığım sırtımdaki palanmış. Aç kaldım, açık kaldım, döndüm sokak itine. Her gün gelen belalar bağlanmıştı rutine. Alkole meyl etmedim, dayandım nikotine. En sadık dost bildiğim hep ömrümü çalanmış. Yıllar yılı horlanıp köpek gibi itilmem, Kirli bir mendil gibi çöplüklere atılmam, Sırtımdan hançerlenip üç kuruşa satılmam Bütün bunlar meğerse çok sinsi bir planmış. Geçti gitti bir ömür, dizde derman kalmadı. Baykuş öter hanemde, ocak, harman kalmadı. Kedim bile yok artık, Tekir, Sarman kalmadı Müsebbibi kim dersen, feşmekanmış, falanmış Hayat denen bu çarkta bin bir renge büründüm. Ne fazla dışarıda, ne ortada göründüm. Yükseklere çıkmadım, hep altlarda süründüm Cürmüm neydi bilmedim, ip boynuma dolanmış Sami der ki bakmadım ne endam ne biçime. Akıttım göz yaşımı hep içime içime. Bana kalan tek miras, dokunmayın hiç’ime Sır dediğim ne varsa tüm aleme ilanmış. |
Sevgiler
Saygılar hocam