Sen Bilmesen De Olur
İçimde bir keder limanı Kadıköy sahili,
Ne vakit geçsem oradan efkârlanırım. Utangaç hüznüme karşılık hoyrat yalnızlığım. Kırar da geçer gönlümün ahizelerini. Eserken başımda kavak yelleri, Hangi mevsim olursa üşürüm. Yakarken gönlümü sevdanın kor alevi, Tuttuğunu koparan ellerimde bir boşluk hissi. Sahi neredesin iki gözüm. Kadıköy’den Sirkeci’ye geçerken, Dünya yansa umurumuzda değildi. Sahi ne güzeldi o yıllar. Adına sen dediğim can yakan yıllar. Ellerimde hep kırmızı bir gül olurdu. Sana sunulmayı bekleyen. Her mekân bizimle b/aşka anlam bulurdu. Biz balık ekmek yemek için sırada beklerken. Şimdi ne vakit geçsem Kadıköy’den Sirkeci’ye, Sanki yetimim boynum bükük. Kalakalıyorum bir başıma koca kalabalıkta. Ah bir mümkün olsa dönmek eskiye. Bekler miydim hiç yanlış durakta. Sahi yine aynı durakta rastlaşmak mümkün mü? Kaç sabaha gözlerim kan çanağına dönmüş çıktım. Aklımda sen, fikrimde sen, kalbimde ağırladığım sen. Azrail misin bilmem ki nesin sen. Ya al canımı bende kurtulayım. Ya da özgür bırak beni çık aklımdan. Ömrümde bir gün, yalnızca bir gün olsun. Seni düşünmediğim bir sabaha uyanayım. İnan düşlerimde dahi incitmem seni. Bunu çok görme bana. Düşlerimin bakir sokağında, Sen saçları örgülü bir kız çocuğusun. Evlilik geçmemiş hiç başından. Ve almamışsın hiçbir çocuğu kucağına. Parmak uçlarında yürüyoruz. İncinmesin diye sürünen hayvanlar. Karıncalara ekmek kırıntısı topluyoruz. Alıyoruz soluğu hiç bitmeyecek olan masumiyette. Uçurtmayı salıyoruz asumana. Rüzgâr baş haydut bizim için. Koparırken uçurtmanın ipini, Sevgili değiliz ve hiç ayrılmayacağız. Bir masal dünyası ki sorma. Yazan da biziz oynayanda. Sen Sirkeci de balık ekmek yiyen kırmızı başlıklı kız. Şimdilerde koynuna girdiğin adam kurt adam, Yapma inanma dedim ama. Mutsuz sonla bitirdin masalı. Gayrı kalmadı artık yaşamaya hevesim. Kırıldı gidişinle yaşama kafa tutan cesaretim. Kendine iyi bak iki gözüm. Çocukların öperim gözlerinden. Seni hala seviyorum. Sen bilmesen de olur… |