ACIMIZ BÜYÜKÇiğköfte bu; bakmaz ki, senin kara kaşına Bilenler gibi bir de geçmiş leğen başına İlk andan itibaren, kovalarca su aldı Benzetti şu köfteyi, telli bulgur aşına Kattı içine bin bir çeşit baharat, otu Hani nerede bunun, acı Urfa isotu? Her şey geleneklere, uygun olmalı dedik Şalvar durur iken o, giymiş daracık kotu! Yoğurmak kolay değil, ister büyük ustalık Acı isot koymazsan, yapar türlü hastalık Dedik de anlamadı, bildiğini okudu Bu manada ha hıyar, ha olmuş salatalık! Kot pantolon üstüne, giymiş acem yeleği Üç gündür uğraşıyor; vallah şaştı feleği Böyle mi olacaktı? Neler yaptı, ya Rabbi! Haram etti, mahvetti; şu güzelim yemeği Bu gidişle ustamız (!) bir hayli yorulacak Bir inat için şimdi; bak, dokuz doğuracak Herkesin harcı değil, yapabilmek her işi Yok muydu, bir Urfalı; kolayca yoğuracak? Üç gündür yoğuruyor, ne hikmetse (!) bitmedi On koldan destek aldı, ama gücü yetmedi Velhasıl bir meymenet, çıktı ortaya ama Her şeye benzedi de, bir çiğköfte etmedi! Adam olup yoğurmak, bilmiyorum demedi! Bilindik, bilinmedik; türlü yöntem denedi Kimseler yemeyince; kedi, köpeğe attık İnanın, onlar bile; beğenip de yemedi! Hiç bıkmadan leğeni, üç gün çevirip durdu Bir şeye benzeseydi; doyardı üç, beş ordu Pişkin pişkin gülerek; yüzümüze bakıp da Utanıp, sıkılmadan; “hatam ne!” diye sordu Tamam, darılıp kızma; başımızın tacısın Acımız büyük oldu; kalk, bırak öyle kalsın! Üç gün sürer mi, bu iş? Yüreğimi şişirdin Vallah sen çiğköfteden, daha büyük acısın! Hamdi, ne çok konuştun; hele sen biraz sus da! Bakıp görmüyor musun? Adam belli ki, Usta(!) Üç gündür yoğuruyor; çok yoruldu gariban! Sana mı kalmış kelam; konuşmak bu hususta! Mustafa GÜL (Hamdi) (18.01.2017) |