Çınar Babam
Her yer bembeyaz dı
Diz boyu kar Üzerim de kurşuni bir ağırlık Yatak olacağı kadar rahattı ama Garip bir ağırlıktaydı yorgan Kötüydü çalan melodisi zilin Kalkamıyordum biliyordum Hasretinden direği yanıyordu burnumun Biliyorum Senden bir haberdi Sürüklenerek açtım kapıyı Birden irkilmiştim Koskoca bir çam ağacı Boylu boyuna uzanmıştı Kapının önüne Canım yanmıştı Koca çam’a Bilmezdim ki aynı saatlerde Aslında benim sırtım,dağım Kocamanım Çınarım’da devrilmişti Birden buz kestim Kar yüzümü bembeyaz rengiyle okşuyordu Ve çok soğuktu İliklerime kadar donmuştum Yok artık O Dediler Senin için Nasıl olur Ben henüz çoçukluğumun öykülerini yazmamıştım Ben daha büyüdüğümü de yazmamıştım sana dair Şimdi mandolin çalıyorum Hep sevdiğin Çocukluğuma sıkıştırdığın Mavun rengi Sonra tanımadığım bir ses Benden yayılıyordu ortalığı yırtarcasına Gitmiştin Tüm çocukluğumu ve Büyümemişliğimi de yanına alarak Bir anda nasıl da yaşlanmıştım Saniyelerin içinde Hüzün senin yüzündü Bembeyaz ve buz gibiydin Ayın ondördü gibi güzeldi yüzün ama Ocak ayında ki ondört değildi Alırken seni sonsuzluğa benden Bende de gitmişti tüm güzel kavramları Ya ayın ondördü güzel değildi Ya da sen ayın ondördüne yakışmadın Çınar Babam |