GönlümGönlüm... Sızlar gülemem İçimi titreten sualden geçemem Hevesin keyfiyeti için kendimden geçemem Beni benden uzaklaştıran heyecanı ganimet bilemem Mazlumun, mahzunun feryadını görmezden gelerek edepsizşelemem Ruhumu alçaltan, kalbimi karartan, vicdanım yaralayan bir heva için ümitlenemem Aşk ve sevdada ergenlikten arınmadan, ten ve teri dışlamadan, hak rızasına adanmadan itibar edemem Fecrin... En müstesna sahnesi Aklına ve ruhuna hitap ediyor Her ses, sessizliğin nezaketinden bahsediyor Gecenin alıp götüren teslimiyetinden kalp ümit besliyor Ne kadar nazar/akıl/gahtır sualler vicdanıma hicran zerk ediyor Gaflet her yanımda, bahaneler nefsimin pervazlarında, iradem tercihe boyun büküyor Ruhumun gıdası ibadetken, akide arınmayı beklerken, lebbeyk Allahümme lebbeyk derken bilincim şikayet ediyor Keyfiyete, minnete, heva ve hevese bu kadar rağbet ederken, ezber bozmak, tavaf etmek aklım, vicdanım ve şuurum la çelişiyor O... Senin için inendir Seni muhatap alan Rabbın melalidir Yarattığı kula, Beşer/insana akıl ve irade bahşedendir Yaratılan her mahluktan ziyade taltif ettiği, sevdiği, değer verdiği bellidir Sen onu oku/anlamaktan, tanımaktan ne kadar uzaksan o kadar bizarsın demektir Kararan ve katılaşan kalp nasıl feraset sahibidir, nazargah olmaya talip olan bir tevhidi ümit midir Beşer zafiyetlerden tutunursa elbette zan içinde, içgüdülerin derdinde nefsine itaat eden, kendini bilmeyen gariptir Mustafa Cilasun |