Önce Güneşi TutukladılarÖnce güneşi tutukladılar Sonra ay ışığını Yıldızlar suspus, yıldızlar korkak Duyarsız… Ne ay ışığı Ne de -üşüyen çocuklar gibi- Ellerini uzatıp ısındıkları güneş umurlarında… Zalimin bahşettiği yalancı bir cennetin büyüsüne kapılarak Ve hiçbir şeye aldırmadan Öylece bakakaldılar giden güneşin ve ayın ardından… Önce karanlık çöktü Sonra üşüdü yıldızlar Ve bir ölüm sessizliği yankılanıp durdu gecede Yıldızlar kör, yıldızlar sağır, yıldızlar dilsiz Işıksız… Önce güneşi tutukladılar Sonra ay ışığını Sıra yıldızlarda şimdi... Ağır aksak/ adım adım Yürürken ölümün kucağına “Ah! Keşke” diye düşündü en yaşlı olan yıldız “Ah! Keşke” diye düşündü… Ve son kez Üzerine çöken karanlığın kör gözünden Dönüp arkasına baktı Ay ışığını Ve ellerini ısıtan güneşin sıcaklığını aradı -boşu boşuna- “Güneş…/ Ay…/ ve yıldızlar…” diye mırıldandı-kesik kesik- Ağzını kapayıp susturdular Can havliyle başını kurtarıp derin bir nefes aldı Ve “birleşin” diye haykırdı birdenbire En yaşlı olan yıldız en genç olan yıldıza… El ele oynaşan çocuklar gibi Işık hızıyla Ve kulaktan kulağa Yıldızların sesi yankılanıp durdu gecede… ( Eylül 1980-Eylül 2018) |
SAYGILAR selâmlarımla alkışlıyorum