Ağla
Uzadı gece, akmadı yıldızlar ve bir türlü doğmadı ay,
Acı üzerine bindi acı, sel oldu gözyaşı ve yıkıldı sırça saray. Ellerim tüm dünyayı kavrar, kollarım tutar gökyüzünü sanmıştım, Sinsi düşman yaklaşırken mahremime, ben yalanlarıma dalmıştım. Gözlerim görmez oldu ilkin, kulaklarım duymaz oldu en acı feryatları, Gecenin karanlığında acıyı azık ederek ağlayan ve yapayalnız anaları. Nefsimin esaretinde pislikten pisliğe saplanırken sefil ruhum, Anlım unutmuş secdeyi, ellerim kaçıncı cehenneminde güruhun? Gerçekleri görünce titredi bedenim, sarsıldım tepeden tırnağa, Kendi kendimi atmışım kirden ve pastan müteşekkil irinli ağa. Tokat üstüne tokat gibi indi suratıma gördüğüm tüm gerçekler, Birer birer kapandı yüzüme sonsuzluğuna inandığım seçenekler. Gençliğim gitmiş elden, güçlü sandığım kollarım özler olmuş ölümü, Bir de baktım çoktan çözmüşler çözülmez dediğim nankör düğümü. Çiğnenmiş mabedim imansız ayakların altında, köleleşmiş tüm şehir, Hey hat! Ben vermişim düşmanın eline anahtarlarını mabedimin bir bir. Ağla şimdi gözlerim, ağla çaresiz mahkûmiyetime, ağla sen utanmadan, Kör misali gelip geçtin, mahkûm ettin beni, tatlı uykulardan uyanmadan. |