keklikler çil çil
Âşık İSLÂMİ
TEMİZLİK İMÂNDANDIR İslâm dîni maddî ve manevî temizliğe büyük ehemmiyet vermiştir Peygamber(Sallâllâhü Aleyhi ve Sellem)Efendimiz “TEMİZLİK İMÂNIN YARISIDIR”buyurarak temizliğin İslâm dîninde ne kadar mühim olduğunu bildirmişlerdir Peygamber (Sallâllâhü Aleyhi ve Sellem)Efendimiz: temiz liğe çok dikkât ederdi Güzel kokuyu aslâ terketmezdi Hazar da ve sefer de ayna,misvâk ve makası aslâ yanından ayırma zdı Peygamber (Sallâllâhü Aleyhi ve Sellem) Efendimiz’in el bisesi aslâ kirlenmezdi Resûlûllâh (Sallâllâhü Aleyhi ve Sellem)Efendimiz: buyur dular ki: “MUHAKKAK ÂLLÂHÜ TEALÂ GÜZELDİR, GÜZELİ SEVER TE MİZDİR, TEMİZLİĞİ SEVER KERÎM’DİR, LÜTÛF VE İHSÂNI SEVER CÖMERTTİR,CÖMERTLİĞİ SEVER”(Müsnedi Ebû Ya’lâ Müslümanın yüzünden, saçında, sakalında, tırnağında bu lunan kirleri temizlemesi, tırnaklarını kesmesi, saçlarını tar aması sünnettir Müslümanın,giydiği elbise temiz ve düzgün olmalıdır Nitekim “Peygamber (Sallâllâhü Aleyhi ve Sellem) Efendimiz: bir hey’et geldiği zaman en güzel elbisesini giye r, Ashâbına da böyle yapmalarını emrederdi” (Ebû Nuaym, Ma’rifetü’s-Sahâbe) Müslümanın maddî ve manevî kirden temizlenmesi icâbe der Kul, manevî günâh kirlerinden (tevbe etmediyse) cehen nem ile temizlenmedikçe yahut Âllâh’ın rahmeti erişmedikc e cennete giremeyecektir Hâdîs-i Şerîfte: “MUHAKKAK İSLÂ M TEMİZDİR ÖYLEYSE SİZ DE (maddeten ve manen) TEMİZ LENİN ZİRÂ CENNETE ANCAK TEMİZLER GİRER” buyurulmu ştur (Kenzü’l-Ummâl) Resûlûllâh (Sallâllâhü Aleyhi ve Sellem) Efendimiz: mes Cidde iken, saçı, sakalı dağınık birisi geldi Resûlûllâh (Sallâ llâhü Aleyhi ve Sellem) Efendimiz: dışarı çıkıp saçını, sakalı nı düzeltmesini eliyle işâret buyurdu Adam dışarı çıkıp saçı nı sakalını düzeltip tekrâr içeri girdi Resûlûllâh (Sallâllâhü Aleyhi ve Sellem) Efendimiz: “BU ŞEKİLDE GELMESİ, ŞEYTAN GİBİ SAÇI DAĞINIK HÂL DE GELMESİNDEN DAHA HAYIRLI DEĞİL MİDİR?” buyurdul ar (Muvatta) KEKLİKLER ÇİL ÇİL Seslenmek boş amel sağır sultana Kulak duymaz hissi mefluç ketum dil Kimya olur tükürüğü yanana Sevda fidanını kökten yakan bil Geleni görmez ki gözleri ama Dizleri delinmiş tutmuyor yama Düşünmüyor ne olurum akşama Diyemediğinden kepaze, rezil Yaktıkça haz alır, yanmadığından Âşk bahrine elin banmadığından Havai hevesten dönmediğinden Sivrisineklere çaldırıyor zil Senin yürek donmuş, buzdan taş olmuş O zalim hercai kız ataş olmuş Üstelik tipiyle, arkadaş olmuş Yanmış kül olmuşsun, umrunda değil Yüce dağda zirveler karsız kalmaz Karı eriyenler yüce dağ olmaz Kocanın örtüsü karıdır salmaz Bunlar birbirine elbisedir bil Yaylaya gidilir yayla zamanı Düğünle dernekle toyla, zamanı İstemem, vefasız böyle zamanı Haz verir ötüşen keklikler çil çil Baharın seyranı yeşili, alı Hemhâldir çiçekle dikenli çalı Böcekler cümbüşe başlar hummalı Ağıt dinler Mor menevşe karanfil Mezbele villâdır duygusuzlara Gönülü saraysız, kaygısızlara Ehl-i âşka karşı saygısızlara Rahmolmaz idrâke çekilmişse mil Dağların havası serindir serin Serttir, belin’ büker çelik eğserin Zaman gelir sapı döner keserin Akrebi delikten çıkaranda dil Esrârı ilâhi hikmetine bak Şâire lûtfetmiş Halîkı mutlâk Gör; Hakk ile edilince ittifâk Elini uzatsa yok olur siğil İşte zahirdeki esrârı arı Hikmeti icâbı bekler baharı Güllerdeki koku Hâbibîn teri Diye hicâbından konmadığın’ bil Şeytan, hayvan, insan melek değildir Devreder ve lâkin felek değildir Milyonlarcası bir petek değildir Onun bal yaptığı kovan zencefil Silâhlıyım diye bağbanı soydu Güle, menevşeye, çiçeğe kıydı Kimlik müslümanı münkire uydu Mü’minleri inletti iğil iğil Su hayattır parasıda haramdır İslâmın kokusu buram buramdır Kuruyan bağların hâli virândır Şimdi çektikleri firesi değil Ham meyveyi yontulmadıklar yolar Kimmi dedin? aha boynunda yular Erken açılan gül çabucak solar Kulağını ver de, azıcık eğil Turunç geldi narı geldi sende gel Diyorlar ki yeter artık dönde gel İSLÂMİ: takdirin olan günde gel İhlâssız seyretmek mâharet değil |