Serseri Otu
Yüksek bilgenin önünde avucunu iliklemeden
ahkam kesen serseri otu, burada hiçbir zaman di ile çekilemez acı bak duvarda asılı bir kadın,rahminden fırlamak üzere çocuğun yüzüne bak açlık kokuyor ödev kokuyor,merhamet kokuyor. Aşırıya kaçmış kadın ağzıdır,bilgenin sesi ve bıçak ile resmiyete dökülmüştür yüzü oradan Okyanuslara Tuzun erişemediği yerde yalan söylenmesede belkide bir rivayettir,teninin bazı hastalara iyi gelmesi sevişmek için birine ihtiyaç duyan aciz kul dedi; bilge kendine ihanet eden ödlek ve bitirilmiş bünyenin üstünde zekası jiletlenen amip artığıda demiş olabilir hepimiz unutkanız hepimiz unutkanız burası unutkan insanlar kokuyor burası kasıklarından delinen kadınlar kokuyor burası leş gibi yüzünüz kokuyor ve bilge bundan çok rahatsız oldu burası leş gibi bilgi kokuyor burası leş gibi bilgenin bu kokudan rahatsız olması kokuyor... Günah yok , Suç yok ve özgür irade haftanın sekizinci günü ağaçlar; dev insanların sevgililerine sundukları garip çiçek ey nas; öptüğünüz kadınları not alın , tekrar öptüğünüzde bu de ja vu ’dur dedi bilge, zaman; hırsın göbeğinde çatlayan yarım akıl zinanın kılıfından çıkarken insan gözünün büyümesi ve bilge dedi ki; ortadan ikiye yırtılın, çünkü suç; insan kirlerinden üretilen hijyenik tutanak ceza ; algının içine yerleştirilen çift başlı orak ve cellatların parmakları doğuştan yok gece; taşaklarını serip doğanın üstüne ikinci gün ışığı kırmasaydı böyle derinden belki günah, kavimler arasında komik bir halk oyunu olarak kalacaktı dedi bilge ve ekledi ; hepiniz kaltaksınız... Sen ruhumun tek taşlı şövalyesi, bacakları olmayan atınla ezdin geçtin beni, suistimal edilen her ölü gibi , ben de babamın kaburgaları arasında gözetledim seni, yarı çıplaktın diğer yarın kan emziriyordu bana, affet beni bilge Sana inen ilk kitabın cildi insan derisinden yapılmış olsa da affet beni yücelttiğin her hayvan gibi şerefle doğur beni... |