Gümüşhaznemsırtımda yüz yılın yükü yüz kat yerin dibinde gibiyim yüz yıldan arta kalmış her gün ölmüş gibiyim bir isyan kabarıp taşar kalbimden avuçlarıma hatmi çiçeklerimi yoldular yağmur düşmez köklerime bir kefen kokusudur gitmez üstümden içimi ölü bir soğuk giymiş sanki buz tutar yutkunduklarım her vakit daraldığında kentin kuytularında sıkboğaz olur yersiz yurtsuzdur benim kelimelerim bir sokak çocuğunun kimsesizliğinde yada bir yetimin ağlamasında çobanaldatanlardan gizlenirim sessizdir hıçkırıklarım bağımsız kıldılar göbek bağından kesip soluklarımı her sabah kadın doğdum her gece erkek üşüdüm doluydu hayatın bütün boşları canlanan her dokuda şımarmadan meşruydu çoğulluğum ne başım belliydi ne ayakucum boynum eğriyken boşuna vurdum kendimi dik yokuşlara boşuna kanadım geçmiş zamanda usturanın ucundan kıstım sesimi bir çağlayan var içimde kussam lav olsa ölür akıntılarınızda söz bol olunca kıymeti yok gümüşhaznemde sektiririm delice bir yanımı doğurup silsilesinde saklarım suya şavkını veremem artık ırak bir silüet beklemeyin benden bırakmadınız ki papatya koksun zambaklar bir asırdır nerdeyse genzimi yaktıkça yokluklar tek satırdır yarım bıraktığım sayfalar ben buyum işte tekil düşlerin kalıntısı Şiir&Seslendirme Ayfer Aksoy |
Tamamıyla doğru bir şiir... Tebrik ederim.
Çok Beğendim.
…………………. Saygı ve Selamlar…