Çirkinliğim Üzerine Lale Müldür'le Bir Sohbet
İnsanların kafaları olmasaydı,daha az üzülürdük
sevdiklerimiz öldüğünde ben bu bilgiyi Lale ile paylaştığımda zürafaydım ve boynum kıldan inceydi, orkidelerin memeli hayvan sınıfında olduğu zamanlar çirkindim ve hala komşumuzdu Suriye ve Lale kuşluk vakti nasıl çirkindim sana anlatamam muhakkak ki zürafanın boynu büküktü ve benden daha ağır şartlarda sevmişti bir başka zürafanın boynunu saatler ve geyikleri dinlemiştik bir gün caminin birinde o zamanlar dini bütündüm ve ve kırmızı rengi elde etmek için günde sekiz saat aralıksız utanman gerekti ben sigortalıydım hem de içinden, ki arkadaşlarla çok tartışmıştık benim sana verdiğim gülden nasıl reçel yapabilirlerdi, ah o kartalın süzülüşü olan saçların çirkinliğimi kapıp yuvamdan ne yapacağını bilememesi, hatırla bilememek yaratılana kadar her şeyi biliyorduk bir suyun yatağından ayrılırken bile izin aldığı zamanlardı insana sadece iki göz bile yeterdi aslında çirkin olmak için inan bana çok çalıştım Sartre’den daha çirkin olabilmek için varlığım özünden önce geldi,Kumru değildim sen de değilsin* kendimi hem kabul hem inkat ettiğim zaman yarattım kendiliğinden olanı bir kuş kiraladım milliyetçi olanından göğünde uçar durur anayasanın hiç bir maddesini ihlal etmeden, yalnızdık ve yalnız kalacaktık, bir zürafa affedilmiş bir özüre dönüşene kadar ki biliyorsun biz zamanı akrebin hafızasına emanet ettiğimizde sen geyiktin ben de öyle bir av tüfeğinin kendini vurduğu gecede.... |