YOLCULUKŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Derler ya hani ’’insan kendi kaderini kendi çizer’’ diye. Bu da benim kaderimi çizdiğim günün yani hayatımın değiştiği günün hikayesi.(Bundan böyle hep yek hep tek başıma dere tepe dümdüz kendi yoluma yalnız kaldım sanma koca dünya yanımda bundan böyle Aşkım mevlamdır kanmam yalana..( ÖZLEM TEKİN)
Sabah saat 05.46
Soğuk, sisli, nemli bir gün Ve boğuk kokuyor hava Karayelden esiyor, üşüyorum Oturuyorum, duvarları sessizlikten inleyen Karanlık sessiz birkaç yüzyıllık Tozlu, kara tahta banklarında Karlstad istasyonunun Köşede alabildiğince sinmiş, kasketini bir an çıkartmayan, Annesinin eteğine sıkıca tutunmuş çocuk, Bakıyor ve seyrediyor beni korkak bir eda’yla Üşüyorum, Yağmur yağacak belli, Romatizmalarım azdı yine Biraz sonra bineceğim perondaki trene Trenin beni götürdüğü yere, bir bilinmeze Hüsranlarla, kaygılarla Kavgalarla, zararlarla, Kısacası aşklarda ama aşksızlardayım Her sevdada gönül alıyor bir yara Diğerleri gibi başladı ve bitti bu da Her gelen bir şeyler götürürken benden Bakıyorum ardından parçalanan yüreğimin hiç ses etmeden… Akıp giderken günler ellerimden göz göre göre Seyircisiyim adeta ardından bakan boş gözlerle Trenim kalkıyor birazdan bir bilinmeze Bende bir bilet aldım gidiyorum, o ’’ bilinmeze’’ Gidiyorum beni götürdüğü yere Biliyorum kalacak burada bir yanım Elveda dostlarım, Elveda düşmanlarım Elveda canımı taşıyanım Elveda güzelliği bana yaşatan bütün aşklarım İki arasında kaldım nemli bir zamanın Kalmak için bir sebebim yok anlayacağın… Eylül -1999 |