3
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
647
Okunma
(Bilmem, küçükken bir masalda mı dinledim, bir kitapta mı rastladım, yoksa ben mi uyduruyorum; Malaga, İspanyanın güneyinde bir yermiş ve ora bahçelerinde kocaman yapraklı, şatafatlı bir çiçek yetişirmiş:
KANKVAH veya KAHKAHA ÇİÇEĞİ...)
Sen,
Kahkaha çiçekleri yetişen bir diyarda
Yağmurlu günlerde bazen, gülümseyen bir gonca gibi yüzün
Ve ekseri, kötümser ışıklarında gündüzün,
Tozlu yapraklarınla
Kavrulmuş bir çiçeksin.
Sessizce sevilip sevmeyi
Ve yalnız gözlerinle gülmeyi
Bilmezsin.
Bütün günler ve geceler
Uyunurken...Ne mümkün,
Uyunmazken düşünülürsün;
Değmezsin.
Malaga,
Çok uzaktır benim evime.
Gidemem;
Ayaklarım bağlıdır seni tanımanın zincirleriyle,
Çağırsam
Gelmezsin.
Sen,
Malaga kankvahlarının en küçüğüsün
Ve kır çiçeklerinden olmayı
Beğenmezsin.
Bütün son vapurlarda,
Bütün gece yarılarında,
Karanlıkta birden açılıveren Kankvah’ım,
Bilmediğim Malaga akşamlarını yaşarım penceremde;
Uzaksın,
Görmezsin.
Gözlerimdeki o çiçeklerde yaz geceleri
Kırağı gibi damlacıklar belirir;
Her birinde aldatılmanın kahrı
Ve bir yalan rüzgârıyla uçup giderler,
Kapamak isterim göz kapaklarımı,
Atmak isterim o bitmiş çiçekleri gözlerimden;
Gitmezsin...
Sonum gibi korktuğum çiçek,
Sonum kadar sevdiğim çiçek!
Tut ki her şeyimsin benim
Her zerresinde hayata bin kin duyduğum çiçek,
Uzak iklimlerin çiçeği,
MALAGA’LI KANKVAH! ...
Kahkahalar duyarım ardımda,
Dönerim;
Gülmezsin...
Ünal Beşkese
5.0
100% (4)