MALAGALI KANKVAH(Bilmem, küçükken bir masalda mı dinledim, bir kitapta mı rastladım, yoksa ben mi uyduruyorum; Malaga, İspanyanın güneyinde bir yermiş ve ora bahçelerinde kocaman yapraklı, şatafatlı bir çiçek yetişirmiş: KANKVAH veya KAHKAHA ÇİÇEĞİ...) Sen, Kahkaha çiçekleri yetişen bir diyarda Yağmurlu günlerde bazen, gülümseyen bir gonca gibi yüzün Ve ekseri, kötümser ışıklarında gündüzün, Tozlu yapraklarınla Kavrulmuş bir çiçeksin. Sessizce sevilip sevmeyi Ve yalnız gözlerinle gülmeyi Bilmezsin. Bütün günler ve geceler Uyunurken...Ne mümkün, Uyunmazken düşünülürsün; Değmezsin. Malaga, Çok uzaktır benim evime. Gidemem; Ayaklarım bağlıdır seni tanımanın zincirleriyle, Çağırsam Gelmezsin. Sen, Malaga kankvahlarının en küçüğüsün Ve kır çiçeklerinden olmayı Beğenmezsin. Bütün son vapurlarda, Bütün gece yarılarında, Karanlıkta birden açılıveren Kankvah’ım, Bilmediğim Malaga akşamlarını yaşarım penceremde; Uzaksın, Görmezsin. Gözlerimdeki o çiçeklerde yaz geceleri Kırağı gibi damlacıklar belirir; Her birinde aldatılmanın kahrı Ve bir yalan rüzgârıyla uçup giderler, Kapamak isterim göz kapaklarımı, Atmak isterim o bitmiş çiçekleri gözlerimden; Gitmezsin... Sonum gibi korktuğum çiçek, Sonum kadar sevdiğim çiçek! Tut ki her şeyimsin benim Her zerresinde hayata bin kin duyduğum çiçek, Uzak iklimlerin çiçeği, MALAGA’LI KANKVAH! ... Kahkahalar duyarım ardımda, Dönerim; Gülmezsin... Ünal Beşkese |
Bu anlamda çık güzeldi şiir.
Gönlüne yüreğine sağlık dost.
Selam ve de sevgiler.