TAVLA (2)
Usta,
haydi kalk, İki Çay yap, birde Tavla buraya! Bileydim Zamanın böyle geçeceğini, göreydim Elimdeki Zarlar gibi, Tavladaki Pullar gibi Ömrün hızlı biteceğni; "- Bitme sen!" diye yavaşlardım, Gitmesen diye tutulu Kapılar önü umardım "Gele!"yi "Pat" gibi bağlardım mutlu Berabereyi. Tadı yok "Salla!"nın Oyun bozulacak, Kapı açılacaksa! Patı yok Tavlanın Kıral-Vezir-At-Suvari vede Kale kimin derdinde, Satranç değilki? Hep-Yek gelmişken Zig-Zaglamaz Pullar, sıçramaz, -Satranç değişken- zıplamaz gitmez öteye-beriye geri, yuvar Pullar, köşeli Zarlar gibi Tavlacı Sözünün Eri hep ileri. Eşit Yürekler Dosça çarpar Tavlada, farklı olsada Noktalar-Renkler dosttur Bilekler. Karşımda otursanda Düşmanım değil, Komşumsun, yansem-yenilsem ve hatta Mars olsam sana Rakibim değil, Dostumsun. Tavla! |