EYLÜLÜM
Bu ne hüzün be eylülüm
Renkler bizi bıraktı Yüreğimiz yer değiştirdi Dudaklarımızda bir ıslık, Sanki Kenan illeri,kapımıza gelen Neyin varsa neyin kalmışsa Toplayıp gidiyorsun Yazacağım bak hesabına İlk fırtına,ilk dal İskelenin üstünde kırlangıçlar Bir tek onlar,dilimizden anlar Bir kaç ışık yılı Sırtımda taşıdığım anılar Hava keskin Üstüm başım eksildi Sade bir kahve Uzun bir geçmiş İz bıraktı aşk dövmeleri Duygularla kuşatılmış bir akşam Hep yarım kelimeler dilsiz her hece Ölüm bir kere,karanlık her gece Sessiz kuleler,yüreğimizin içinde Çiçek kokusu kayboldu zamanla Mutluluk umudunu kesti bizden Soyun teninden Aktı bir kere deli bakışlar, içimize aktı *Kuzey rüzgarlarıyla müfrezeler Sualtı serenatları eritti bizi *Yolumuzu kesiyor içimizin cakası Yatıştırın denizi kendi ağırlığını taşımaz Taradı yalnızca tel tel çözüp Bizim saçlarımızı Balık çırpınışları Biliyorum burdan bir yol var ötelere Arnavut kaldırımlar Şaşırmış pusulalar Bulunduğumuz delta* Yalnızca ve delice Göstermeyen yön benim Ya duyulmayan sesler Kendimi terk etmeliyim Sağ ya da ölü Ey vefalı dostum eylülüm fora,forsa Ne de çok gömülmüşüz, yıkayıp kaldıracaklar Haydi gidelim Nasılsa artık buralarda bizi, Anlamayacaklar...! |