Sitare-i İsar
Ah eza
İkiz kardeşi çığlık komalarının Bedensiz acılar çekenlerin bedenlere zulmünün serişte edildiği kan koyusu yanılgılar harmanlıyorum direncini henüz kaybetmemiş zihnimle Unutmamak için bu kızıl lekeyi insanlığın utanç sayfalarına kazınan /Nezafet kurguladım kirliler çarşısında/ Ah Feza Olancalığınla çökmeden üzerime Ketmedilmedik esrarları kurcaladım Susmanın taraf olmak olduğunu öğrendim mesela Gözyaşının da deniz suyu gibi tuzlu olduğunu Ağlarken ve ağlayanlara ağlarken sezdim Ağlamayanlara Ağlayan’ın dilinde Ağyarın yabancısı olduğu bir şiveydi sitem İçimdeki sükuneti ezdim Nezaret koridorlarında Soykırımın adı mahrem /Adamlığımı sorguladım insanlığını yitirmişler karşısında/ Ah yevm-i ceza geleceğin vaktin kaygısızlığıyla gittikçe nobranlaşan bir kavmin ardından ağıtlar okuyorum Hüznü bir kanaviçe gibi dokuyorum /sitare-yi isarlar örselenen umutların kaygısında / |
kendini sorgulamaya başladığinda insan
harflerinden sökülür
yalnızlığına uzar
soylesene be şair
umutları örselenirse insanın
geriye ne kalır
boşluk ve kapılardan başka
sonrası mı
vatansız bir boşluk
ha yuttu ha yutacak
guzeldi siir
saygiyla