YANARDAĞLAR KOYSANA
Gözlerinde bakışlar sanki gel-geç gişesi;
Endamın lunaparkın iyi ayrı köşesi; Merhabayla sokulsam “ne var lan” endişesi; Sinende oynaşıyor iki kedi yavrusu; Birinin adı bahar birinin yaz buğusu… Sokaklarda gezinme millet akıl hastası; Hayallerden eksilmez “görebilsem” postası; Dudak ballı böreğin diplomasız ustası; Biz ki çölde gezinen bedeviyle hısımız; Akşamlarda çekilen perdelere hasımız… Bacaklar taydan almış ilhamını mübarek; Böylesi bir güzele at nalı takmak gerek; Nasıl dayansın bilmem köze atılan yürek; Dokuz sekiz ritimde yürüyorken havası; Yanağında gamzeler sanki bülbül yuvası… Dudaklar olgun kiraz yanak elma bahçesi; Hangi dilden anlar ki bu kısrağın lehçesi; Görsen salı pazarı cümbüş cümbüş çehresi; Boynumuz çatırdıyor geçerken sokaklardan; Kırkbin kere maşallah dökülür dudaklardan… Öp sadakan sayılır buseler derin kuyu; Dudağıma kondursan sevabına can suyu; Şimdi gözler neylesin gecelerde uykuyu; Kurbanlık koyun gibi meleşirim duysana; Gün görsün yanağıma yanardağlar koysana… Çifte okey elimde tek taşa bitemedim; Şu zalimin kızını sevda da ütümedim; Sarmaşık gülü gibi sarılıp yatamadım; İftar vakti bekleyen oruçluya döndürdün; İçimdeki volkanı ateşinle söndürdün… Ali ALTINLI – 06.10.2016 Saat: 23:50 |