eylül sapağıgünlerden eylül sapağı içime dökülen yapraklar kadar hazanım sayfalarını çevirdikçe hüzünlerimin dilimin ucunda birkaç cümle titrekliğim cesedimi yürüttüğüm kaldırımlarda çıkmaz bir sokağım yudumladığım hiçbir mahzen avutamıyor ağır aksak gidişini sarhoşluğumda, kaybolmuşluğumda inançsızlığımda bu saatten sonra kendimedir keşkesizliğimden doğmak isterdim dünüme hiçbir sebep gözyaşı ekmesin isterdim gözlerime ne sesimin, nede sessizliğimin gömülmesini istemezdim cennetine istemezdim elbet, gözlerinin buğusundan akıp gitmeyi cehennemime aramayın boşuna bulamazsınız gölgelerimi bulamazsınız kanatsızlığına sürgün göçlerimi seninle paylaşacağım tek bir gün bile yetecekken bana sobelenmiş bir aşk kadar saklambacım artık saklımda doldurduğun bütün boşluklarda yetimim şimdi uçurumlarımda uçmuyor adını sen bildiğim şiir perilerim avuçlarımda açmıyor artık güneş yoksunu kır çiçeklerim açmıyor, açamıyor perdesini hayat, güneşi küf tutmuş penceremde bir eylül sapağına saplanmış hüzünde uyuttular düşlerimi uyuttular gece yüklü gözlerinin en bakir tenhasında beni ve olmayacak düşlerin peşinde koşturduğum hiçbir gece artık bir mum gibi erimiyor yokluğunun meçhul gölgesinde düşe kalka büyüttüğüm çocukluğuma ne derim şimdi ben ne derim uçurtmalarına gökkuşağı değmemiş yarınlarıma… ilhanaşıcıeylülikibinonaltı |