BANA BIRAKMA
Yüklenir sabrıma acıyla, keder;
Bahçende mutluluk açarken boy boy… Yediğim vurgunlar kaç şişe eder; Bana bırakmadan adını sen koy… Masamız efkarlı çekinme buyur; Mutluluk kimlerin koynunda uyur; Eğil kulağına ezanı duyur; Bana bırakmadan adını sen koy… Vakit, sonbaharın öksüz hazanı; Verdiğin sözlerin zanlı mı zan mı; Şuçlu kim bahtımı yazıp, bozan mı? Bana bırakmadan adını sen koy… Tedavi yoksunu kanserim misin? Yazmaya korktuğum eserim misin? Sonu hüsran olan seferim misin? Bana bırakmadan adını sen koy… Ağlasam bu şehir boğulur sele; Hangi son yakışır sevdalı dile; Baykuş adam olsa konar mı güle; Bana bırakmadan adını sen koy… Parmaklar ucunda tütün sarısı; Susan şarkıların hangi yarısı; Hüzün sokağının kocakarısı; Bana bırakmadan adını sen koy… Dönmeyen talihin, çıkmayan falın; Küreği kırılmış yükü sandalın; Aynada gördüğüm şu berbat halin; Bana bırakmadan adını sen koy… Ali ALTINLI – 25.09.2016 Saat: 23:13 |