StorlienOnlarca kadın gülüyor bana rengarenk yırtık giysiler içinde sanki yüzlerce, binlerce, yüzbinlerce okunmuş sararık kitaplar gibiler yorgun balıkçı sanki şansını deniyor hareket ediyor göğüsler oysa ben uzaklardayım tek başıma duygular pekmez tortusu duygular uzak ve sanki içbükey tanısı duygular dağda kar fırtınası ve iyi bilirim hep bizleymişçesine geçitteki krallığa atfedercesine yükseklerdeydi o küçük sınır kapısı.. eski bir pınar donmuş Meroker’de soğuğu sızlıyor kaburgalarımda okunmuş kitaplar bana eski noellerden anlatıyor beyaz ormanda tavşanla! küçük Linda’nın dostluğunu beni anlamayan Lapon aryaları söylüyor dinlemiyorum oysa yükseklerde o sınır kapısına yaklaşıyoruz türküler yankılanıyor kulaklarımda noel çoktan bitti pentikost yortusudur yaklaşan kulağımdaki o koyu kahverengi radyo tiyatrosunu Beyaz Yılan rock grubunun Uranüs’e iniş yaparmışçasına apansızlığını kadınları değil, on yılda bir duyduğum o heyecanlarını dağları değil, yalnız kulübelerini köleliği değil, karayeli, özgürlüğü, yaratmayı, sevmeyi... ...okunmuş o sevgili kitapları okumayı seviyorum, doya doya Storlien istasyonunun yaşlı kadın kondüktörü alay ediyor benimle, ‘‘senin trenin sabah erkenden geçti gitti’’ ‘‘sen kaçırdın yine’’ oysa ben ‘hep trenlerin geceleyin kalkanını sevdim’ diyorum içimden gece kalkan trenlerde tanıştım nice anıların şöleni şu gurbetle geceleri bekledim bu trenleri onlarca alaycı, çıtkırıldım, ipe sapa gelmez ama pek de cesur kadının heyecanında onlarla vardım oturuyorum Canon Bar’da şimdi Veronica teyze; ‘‘bir kahve daha verir misin?’’ tipi iniyor kemanın tellerine kapılar gıcırdıyor, mavi anemonlar donuk yükseklerdeki sınır kapısından az ileride ellerimin arasına alıyorum avare başımı … Cem Güneş |