eylüluğultulu şehir yalnızlıklarından geliyorum ölüm doğuran köşe başlarıdır kök geçmişim kül rengi bir düş sapağıdır her gece değişmeyen rengim ölmeye önce kendimden mi başlamalıyım bilmiyorum İkinci el bir sessizliktir sevgi pazarında dilim en çok ta içime suskunum bir de çatlamış dudaklarıma üçe beşe bakmadan da satacağım içimdeki kırıntılaşmış son maviyi sevmek benim neyime dedikçe de bir şişenin gölgesinde söndürürüm geceyi önüm arkam kelebek çıkmazı küllerimden doğmayı da bilemedim dört yanım ateş güneşim sağır gözlerimi esir almış gidişin ki dönüşüne müebbetim adımlarım susuz toprak kurak bir iklimdir aklım beynim ise cinnet hangi yağmura şemsiye açtıysam bir o kadar çölleşti adımlarım ki bir akrebin sığındığı gölge kadar yalnız soktuğu ten kadar acıyım sen en iyisi mi gel eylül hüznün kraliçesi ol yine sarıl kollarıma birlikte kadeh kaldıralım hazanı tam hasatı yarım gecelere her yudum şarapta yüzdürelim yine yalnızlığımı köpük köpük dedim ya sen iyisi mi gel yine eylül gel beni de boş ver evet sararıp içim içim yandığım doğrudur ama beni dert etme ben yine tütecek bir baca bulurum nasıl olsa kendime… ilhanaşıcıağustosikibinonaltı |
Kutlarım