budalaŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Aşk,
karşındakini bulunmaz Hint kumaşı sanmanla, sersemin teki olduğunu anlaman arasında geçen zamandır. Victor Hugo kendimle alıp veremediğim hiç olmadı aslında hiç demişken niye başım öne düşer ve hala niye aynaya asılır yüzüm anlamış da değilim evet belki kendime bile bilinmeyendim içimdeki tüm ayarsız denklemlerde fakat hep kendimden alıp hep kendimden çalıp başkasına da verecek değildim elbet elbet dediğime de bakmayın hatta aslında siz bana da bakmayın göreceğiniz kocaman bir hiçlik fukarası doğduğum günü hatırlamıyorum elbet emeklemeden önce dillenmeyi büyüdükçe de dilenmeyi ve çok ça da kirlenmeyi öğrendim bir gün hiç unutmam “off yine hiç dedim bana neyi hatırlatıyorsa içime dokundu” her neyse yaya kaldırımında karşıdan karşıya geçiyordum “iyide karşıdaysam şayet niye karşıya geçiyorum ki” yine off ve yine her neyse karşıyakadan dikkatsizce üzerime gelen ve gözlerimdeki yağmura aldırış etmeden gözlerimden içeri güneş gibi sızan bir çift göze fena derecesinde çarpıldım a dostlar o gün bugündür diyecektim ama o gün gerçektende bugün gibi değildi o gün öyle muhteşem bir gündü ki güneş tepemde olmasına rağmen gök yıldızlarla doluydu öyle şiirsel bir “pardon” deyişi vardı ki ağzının kokusu söyleminin dokusu hala üzerimde olmayan gitarımla tutulma olasılığı oldukça yüksek çok ama çok besteler yaptım hiç biri tutmadı gerçi ama ben çok fena tutulmuştum aynı zamanda “fena derecesinde de çarpılmıştım” demiştim ya ne olduğunu anlamadan tam iki gün sonra fark ettim cüzdanımın yerinde yeller estiğini ki esen yelin ferahlığından daha önce niye anlayamadım anlamadım hiç önemli de değildi parasızlık zaten yemeden içmeden kesilmiştim iyi denk geldi anlayacağınız eşe dosta bilene bilmeyene hatta standında “danışma” yazan arkadaşlara dahi danıştım “bunun adı aşk ve sen sırılsıklam aşık olmuşsun budala” dediler gülerek yüzüme sadece iki üst satırdaki “bilmeyene” dediklerim ne olduğunu bir türlü bilemedi belki de en şanslılar onlardı kim bilir (kim bilir mi neyse ki kimin bildiği kısmını geçmişiz bereket) hayatımda ilk defa aşık olmuştum ve koskoca 30 saniye doyasıya yaşadım bu aşkı o yaya kaldırımındaki ışıklardan da yıllar boyu karşıdan “neyse bu sefer susacağım” karşıya geçtim trafik lambaları modernleştikçe değişti ama ben daha da klasikleşip hiç değişmedim herkes oradaydı senin dışında ve ben sendeki beni alabilmek için bıkmadan usanmadan ve uslanmadan yıllarca bekledim her gece Tanrıya açtım avuçlarımı “ey Tanrım ona söyle ya gelsin ya da ondaki beni daha çok incitmesin” ve hatta dedim ki “sen de bana budala diyebilirsin istersen elbet ama sen beni bırak bırakmasına da ya aşka ne demeli sen onu söyle hala tek hece hala tek gece ve hala bilmece iken neden ben Tanrım neden”… ilhanaşıcıağustosikibinonaltı |