DOKUNAMADIĞIM YARINLAR
Öncesiz olmayı dilerdim
Ve yadsıyamayacağım gölgelerden alırken gücümü, Tekabül ettiğim o kum zerresi kaçarken gözlerime. Yandığımdan ziyade yaktığım o tefrika: İçin için delen kelimeleri yontarken, Yorgun telaffuzundan medet umduğum, Tuz ruhu karışmış nefesine yalnızlık yüklü O kör düğüm. Sefil yetilerimi elerken gecenin pervazında, Görünmezliğimi görmezden gelemezken Hak ve erdem sahipleri, En sıkıcı bulmaca: Soldan sağa sayarken özlem’in ve aşk’ın Birbirine karışmış istihbaratına Dayalı sessizliğin ayak sesine dokunup, Dokunamadığım yarınlardan kaçışım kadar İstem dışı bir yorgunluk. Meymenetsiz bir kâbusta Basiretini bağlamışım madem Ergen düşlerin kefaretine uzanırken, Soluk beyaz tenimden yansıyan Hiçlikle imtihan edilmekten korkmayan Bir ruhun izdüşümü. Ne yordamı ne inkârı; Düşlerin kırçıl sitemi: Hayli tahakkümperver Ve gönülsüz bir surette peyda olan Sefilliği belli ki aşkı bu denli Müşkül kılan. Nice badire, nice gölge Kovuşturmaksa ne ala, Susmaksa razıyım çoktan, Hem de sayarken baştan sona: Gizil bir tümcede, İstihdamından ırak bir mutluluğu Irgat bir tesellide ararken, Düş kırımı bir sancıya meyletmişim bir kere: Sorup soracağımdan çok öte, Razı gelmek düşkün mizacını yâd edip dünün, Sonrasına tahammül edemediğim Yine de sarnıcına gizlendiğim gök kubbenin Ve eremediğim o çatı katında Bir gün olur da uyuya kalırım umuduyla Rest çekmek zeminde gizil bir tehdide: Vakur ve yoldaş bir imgeye düşmüşken yolum, Sarmalında en haklı hidayet Yine göğün bitiminde. Sarıp sarmalayan o bitimsiz tufan: Hele ki indinde rağbet etmesem de kederin İsli yüzüne, Açık bir alına meyleden çocuk yanım, Üstüm başım olsa da Toz toprak içinde. Hangi gölgeyse kovuşturan, Hangi sancıysa dört dönen, Yitip gitmeden insan pazarında, Razıyım Hak yolundaki hiçliğime. |