KANADI KIRIK KUŞLARNereye baksam sensin nereye gitsem de sen; Çoğalsam da artsam da bir nefes bitsem de sen… Izdıraplar dağının en mağrur efendisi; Canıma düşman olan yine canın kendisi… Dinlediğim şarkının bam telinde durulan; Yine benim yine ben yokluğunda vurulan… Neşter vurdu yarama hiç durmadı mübarek; Söylemekten bıkmadım yine bana sen gerek… Ha bu gün ha yarında diyerek bekleyen ben; Düşerken gözyaşları mendilden saklayan ben… Gölgelere saklanan çaresizlik hak değil; Yüreğime saplanan son zehirli ok değil… Bilsem ki geleceksin ben gitmeye razıyım; Yok olup hayalinde ben bitmeye razıyım… Günler hafta katili haftalar ay boğazlar; Üstümde kış mevsimi ve donduran ayazlar… Anlatsam anlamayan bakışlardan usandım; Yattığın toprakları öptüğünde kıskandım… Yıldırımlar düşerken aklımın ortasına; Çarpıldım ölüm denen dul kadın rotasına… Hep sana gelişlerim yüzümde gül açardı; Görseydi bülbül beni sevdasından kaçardı… Üstünde adın yazan soğuk mezar taşları; Durdurmadı aylar var gözümdeki yaşları… Direndim sabreyleyip boyun büktüm susarak; Güldüm üzülme diye mendile kan kusarak… Ellerim, ayaklarım, omuzlarım kırılmış; Hangi ölümün bilmem son yarası sarılmış… Her günüm sana yakın her gecem uzak benden; Ruhum günler sayıyor, kurtulacak bu tenden… Bahtiyarlık nasıldır, tebessümden ziyade; Hep sana koşuyorum yine benden azede… Tükenmez takvimimde ne yapsam karakışlar; Nasıl uçar söyleyin kanadı kırık kuşlar… Ali ALTINLI – 25.07.2016 Saat: 19:25 |