Arif bir hayata marifet malzemeleri - 1 -
Önsöz/Bildiri:
Arif bir hayata şifreli bazı marifet malzemeleri sunuyorum. Bizde pek bilinmeyen, 17. Asırda yaşamış olan, Avrupalı anonim bir dervişin vecizelerini, (tüm sayısı üçyüz) üç ayrı kısımda, burada dilimize derlemeli bir şekilde tercüme ettim. Varsa herhangi bir hata, tövbeler olsun, affola. Birinci Kısım (1 - 100) 1) Bu dünyada marifet gerek yol almak için Bazen bin bilge yetişmez bir akıllı adam olmak için Bugün bir devlet bile yetmez bir derman bulmak için Her şeyin bir doğrusu, bir eğrisi, buhranı ve zirvesi var 2) Her birimizde bir öteki ikiz var, mahzundur yok ise yetenek Zekâ yetmiyor, eksik ise özyapıda hususiyet ve kabiliyet Zengin olsun, fakir olsun, hayat maskaralıktır çürükse bizde iç devlet Şahsına münhasır bir kimse olmak için, zekâya ahlâk elzem, buna herkesin tabii ihtiyacı var 3) Eğer hayranın şimdi çok ise, sanma ki bu tuhafiye hiç tükenmez, zira sen çok ihtiyatlısın Her şeyi olduğu gibi nakledersen, sanma ki bu takdire şayan faaliyet sana olan hürmeti bitirmez, zira sen tedbirlisin Ya hikmetin bir öteki ikizi gizem ise? Bil ki gizemin de dostu boldur; o zaman, derler ki sen de yeteri kadar esrarlısın Arada bir her şeye biraz ketumiyet katarsan, demek ki sende bir miktar muallak hikmet var 4) Derler ki, yüce büyüklüğün esrardır en yegâne gayesi Ecellide belki ecelsizin budur ispatı ve tecellisi (?) Her birimiz bildiğimiz kadarız, Belki O’nun teknesi en zekimizdedir Tövbe! Bilgisiz insan küre gibidir, ama ışıksız: Bilgi ise; belki O’nun Gözü, Gücü ve Gövdesidir Yalnız, bilgide cesaret eksik ise, o şahısta verimsizlik var 5) Süslenen yürek değil, candan seven gönül yüce sahibe caziptir denir Pohpohlanmak istemez, zira aklıselim insan, kendini aratır Minnetkârlık aramaz, zira ihtiyaç hissi ve umut uyandırmıştır Çünkü, minnetkârlığın hatırası geçici, umudun ise kalıcıdır Öyle ki, nezaket ve iltifattan ele geçen az, itimattan kazanılan çoktur Derler ya, ’susak suyunu içtikten sonra kuyuya kıç çevirir!’ Yani, menfaat ve ihtiyaç sağlanınca, hürmet, kabalıkla takke değişir Tatmin seviyesini tamamen doldurmadan, umudu hep canlı tutmalı Velhasıl, daha yüksek mertebelerdekiler hep sana ihtiyaç duymalı Ama bu his bir nevi köleliğe dönmemeli, ketumiyetin haddini bilmekte fayda var İhtiyaç hissi vasıtasıyla ümit canlandırmakta herkese her zaman ebedi haber var 6) Bu dünyada hatasız hiç bir canlı yoktur, zira mükemmellik tek Mevlaya aittir Her gün ve her an şahsımız gelişmekte; ama esas ruh gayemiz O’na ait Varlık sebebimizin zirvesine yaklaşırken, en iyi faziletlerimizin tamamlanması yine hep Yaradana ait Muvaffakiyetlerimiz, iffet tadını aldığımızın işaretleridir; berrak düşünce halimiz ise vicdan rahatlığımıza delalet eder, ve yargılarımızdaki olgunluğumuz ile irademizin sağlamlığı sadece O’na ait Herkesin varlığı tamamlanamaz, zira ’biraz’ eksikliğin arzuhalini ispat eder, Oysa, bazılarımız hayat aleminde çok geç pişeriz Keza, tamamlanmakta olan bir insanın dilinden hikmet akar, o her şeyde basiretlidir, ve sadece basiretlilerin bilinen çevresine kabul edilir; hatta onlar onu arar Bu adam en yüksek zirvededir ve galiba bu durumda Rahmetullaha ait bir icra var 7) Muzafferiyet nefret uyandırır Senden üstünleri mağlup etmek hem budalalık hem de mahvedicidir Üstünlük taslamak ise çok fena ve tiksindirici bir haldir Hele hele üstünlere üstünlük taslarsan İhtiyat böyle bir ayıbı örtbas etmek için yegane bir avantajdır Mesela, güzellik ve yakışıklılık ihmalkar giysiye pelerin çekebilir Şansına ve iyi bir huy vakti sana öncelik tanınabilir, Ama zekâ huzurunda buna kimse tenezzül etmez, hele hele senden üstünlerin arasında Zira zekâ muhteşem insanların muhitidir; Öyle ki, senin ayıbın onlara isyan anlamı taşır Onlar soylu kimselerdir ve en faziletli vasıflarda soylu olmayı arzu ederler Geride kalmaya tahammülleri yoktur, ama yardıma amenna derler Nasihati tesadüfen unuttuklarını kabul ederken bulamadıkları bir nesneye rehber olduğu kabul edilmez Bu mutlu inceliği bize parlak yıldızlar müjdeliyor Yüce Yaradanın çocuklarıdır o yıldızlar ve O’nun pırlantaları oldukları halde, O güneşe asla rekabet etmezler Böylece, demek ki, senden üstünlerin nezdinde zafer almaktan sakınmakta epey fayda var 8) Kuvvetli hırs ve hevesli duygulardan arınmak aklımızın hakkı ve en yüksek mertebesine erişmektir Bu tepe, bu yükseklik, bizleri geçici ve alçak tahriklerden korur Kendine hakim olmaktan daha iyi bir kural yoktur Kendi tahriklerimize hükmetmek hür iradenin zaferidir Heves duyguları tabiatımıza şart kıldıkça, yüksek mertebe nafile; Çünkü en azı en yükseklerde bulunandır Rezillikten kurtulmanın tek yolu bu; tekrar itibar edilmenin en kısa yolu ise, yine bu tercihten geçer Nitekim, tahrik edici duygularımızı kontrol etmekte [azami] fazilet denecek alametler var 9) Irmak, aktığı yerlerin doğasında kirinden temizlenir İnsan ise doğduğu yerin ikliminde Bazı insanlar vatanlarına daha çok borçludur Çünkü, onun sayesinde doruğa erişmişlerdir Ama hatasız memleket yoktur Rakipleri ya korkudan onu över Ya da kabahat icat edip azarlar ve tehdit eder Becerinin zaferi içimizdeki ulusal hataları düzeltmektir Hatta, icab ederse saklamaktır Özebir şahsiyet sahipliği itibar gördükçe Senden beklenenden daha az zahmet beklenir Eğer, bir insanda ailevi, mevkisel, acemi veya geç yaştan gelen zaafiyetler birleşiyorsa veya dikkatle kusurdan korunulmuyorsa Tahammül edilemez bir ucube varlık bulmuştur! Memleketin hatalarından kendini temizlemekte yarar var 10) Belki talih ve ün, ya dost ya da akrabadır Biri maymun iştahlı ise, öteki daimi kalır Biri hasete, öteki unutulmaya düşmandır Uğur arzulanır, ama desteklendiği vakit şöhret kazanılır Ün, insanın en iyi tarafından kaynaklanır; Ama her zaman devlerin kardeşi ve hep aşırı derecededir Ya korkunç gaddarlar ya da harika dehalar yetiştirir Kısmet hayati, şöhret takibidir İkisini bir insanda birleştirmekte marifet işareti var 11) Dostluğu ve münasebetlerimizi ilim okulu haline getirmeliyiz Kültür, sohbet vasıtasıyla iletilince Dostluk, öğretmenlik itibarını alır Zevk dolu sohbetler ders verici bilgi ile süslenir Aklıselim insan, değişken zevklerden hoşlanandır Söyledikleri dinlenir; dinlediklerinden ders alır Bizi biribirimize çeken şey genelde kendi menfaatimizdir Ama, en yüksek mertebedekilerden Bilgeler bilginleri kibir mabetleri olduklarından değil, İyilik ve güzelliğin ibadethanesi saydıkları için ararlar Zira onlarda dünyevi hikmet ve itimat yer bulmuştur Sadece Yüce Gönlün kâhinleri olduklarından değil; Verdikleri örneklerden ve hareketlerden bile değil; Çevrelerinde toplanan hikmetli insanların sayesinde kıymet alırlar Yani, sana ders verecek kişilerle ilişki kurmakta epey fayda var 12) Maddiyet ve emek: Tabiat ve maharet; Hünersiz ne güzellik süslü ne de fazilet tahammüllüdür Hüner şerre deva bulur, iyiliğe ilave olur sevap katar Tabiat, bize en iyisini vermiş ama, çok seyrek vermiş, Yardım için maharete müracaat etmek gerekiyor Aksi takdirde en iyi yaratık kültürsüz, Terbiye edilmeyen faziletlerin yarısı ise nâmevcuttur Yapma da olsa, eğitimden mahrum bir kişi cilasızdır Çünkü, her nevi faziletin biraz olsun cilaya ihtiyacı var 13) İnsan hayatı bedhahlık ile yapılan muharebenin alanıdır Zekâ ve ariflik, yani feraset, niyetin izlemsel değişimiyle dövüşür Ettiği tehdidi yerine getirmez; stratejik hedefi sadece ikazdır Hüner ile havalanır ve umulmadık yöne saplanır Her zaman av faaliyetini gizli tutar Rakibinin dikkatini almak için bir sebep gösterir Ama ansızın döner, ve beklenilmeyen şeyin vasıtasıyla fetheder Keskin zekâ tetikte durumu önceden tahmin edebilmişse, Tuzak kurup pusuda bekler Her an rakibin ifade ettiği sahte şeyin karşıtını sezer Yanıltma hareketlerini ve hilelerini yakından tanır İlk dürtüye güya baş eğer, ikinci hatta üçüncüye bile katlanır Feraset artık yükseklere çıkmıştır Önceden umduğu desiseyi görünce, aldatmaya çalışır Hilenin hilesini değiştirmek için oyun taktiklerini değiştirir Hile yapmadan hileyi dolandırır durur Ve hileyi dürüstlük vasıtası ile aldatır Fakat, rakip zekâ, daimi fırsat kollamaktadır Aydınlıktan saçan karanlığı keşfetmiş ve tetiktedir İş, mahir olduğu kadar basit ama gizlidir Böylece, olduğu gibi görünen riyasızlıktır ve Dev zehirli yılanın hilelerine karşı tek çaredir Ama Rahmetullah güneşinin ışık oklarının himayesinde Şeytan ile daimi savaştadır Bazen ikincil fikire, bazen ilk itkiye uymakta hünerliye galibe var 14) Her zaman özdek, yani töz, esasına yetmez İlinek, yani rastlantı gerekmektedir; Kötü tavır ve kötü terbiye her şeyi bozar: Özellikle, uslamlamayı, yani akıllı ve muhakemeli bir şekilde düşünmeyi; İlavesinde, hakkaniyet, doğruluk ve adaletimiz Terbiyeli ise, her şeyi sağlar: Yok, hayır, olmaz cevabını bile telleyip pullar, Hakikati, sadakati, samimiyeti tatlandırır, İhtiyarlığa bile, ananevi bir güzellik vasfı ekler! Yapma tarzının, yani “nasıl“ ve “ne surette” yönteminin kocaman bir rolü vardır ilişkilerimizde Güzel tavır hiç çaktırmadan şefkat sahibi olur Davranışımızda hassasiyet ve zariflik hayatımıza neşe ve sevinç katar Yüzümüzdeki latif ifade ise En zor durumlarda yardımda bulunur Öz ve sahiden, yani içten iyi olmak güzeldir tabi Ama bunu yüze vurup gösteremezsek, demek ki o cüzde bir hata var 15) Güçlü insanların ayrıcalıkları, kabiliyetleri ve hayati ruhsatları Akıl sahibi kimseleri, yani idrak galiplerini çevrelerinde tutmaktır Zira bunlar, onları her tür cehalet korkusundan kurtarır; En zor tartışma noktalarında kaygılarını güder Az bulunur niceliktir hikmetli kimselerden ihsan faydası elde etmek Ama bir hükümdarı ihtiyaca köle etmenin gaddar kaprisinden sakınarak Alışılmışın dışında, orijinal bir üstünlük ve yüceliktir bu Hayatın bize bağışladığı en güzel bahşişlerden biri ise şudur: Ustalıklarıyla bize hizmet eden ama tabiiyeten Üstadımız, amirimiz olan kimseleri baş tacı etmek. Yaşam küçücüktür, ama bilgi çok büyük: Gerçek hayat yoktur bilgisiz hayatta Ne kadar harika bir kurnazlıktır şu ders almadan öğrenmek! Çok miktarda elde etmek çok kişinin vasıtasıyla ... Ve tamamen bunların sayesinde ulaşabilmek bilgeliğe! Nitekim, söz sahibi oluruz heyet çemberlerinde - Hem de Çoğunluğun namına! Bir o kadar da bilge senin tavsiyelerini dillendirir Kâhinlik şöhreti elde edersin gerçi ötekinin emeğiyle Ve bu candan elçi hizmetçilerin en iyi kitapları süzgeçten geçirir Dirayet, yani hikmetin en mükemmel örneğine hizmet ederler Velhasıl, bilgeleri hizmete alamayanlar, hiç olmazsa onları dost edinmelidir Diyeceğim, senin can kuşlarının hizmet elçiliklerini sağlamakta hikmet ilmine hizmet var 16) Bilgi ve iyi niyet birlikte daimi başarının teminatıdır Bitirim akıl sahibi bir kimse fena bir iradeye nikâhlı ise, vay haline! O adam, o canavar, tam doğaya aykırı bir hadisedir Kötü bir irade, yani istenç, her şeyi zehirler Bilgi ona yardım ettikçe, harabiyet kesin ama incelikle ve sessizce Bu berbat yüksekliğin tepesi uçurumdur Oraya çıkanlar helâk olur Bilgi var ama duyu noksan ise ahmaklık çiftleşmiştir Bilgi ile iyi niyet evlendirilince Ver yansın - dümbelek ile kemençe! O çifte hayat boyu düğün dernek var 17) Hep aynı yolda yürüme Geliş gidişini biraz değiştir Bu rakibin dikkatini dağıtır Her zaman ilk güdüye uyma Bu birbirine benzer aynılığı çok geçmeden rakibin sezer Ve tahmin vasıtası ile Senin tertibini köstekler Kanatta düz uçan kuşu vurmak kolay Ama sağa sola dönüp büküleni indirmek, o kadar kolay değil Keza, hep sadece ikincil fikere de güvenme İkinci defa tefrik edilebilir Rakip hep nöbettedir Onu atlatmak için çok ustalık gerekir Kumarbaz, rakibinin umacağı veya onun istediği oyunu tekrar ve aynen asla oynamaz Bazen yerine göre almaşık usulde hareket etmekte yarar var 18) Kabiliyet tecrübenin; tatbik ise kabiliyetin eseridir İkisi bir arada olmadıkça, ulaşılmaz yüksek zirveye Sıradanlık, tecrübeden çok şey ele geçirir Oysa, üstünlük onsuz kısır kalır Denir ki: İtibarın ücreti çalışmaktır Fiyatı düşük olan bir şeyin değeride öyle sanılır En yüksek mevkilerde bile bazen daha da çok aranan şey tecrübedir Oysa hüner, orada bazen daha da nadir bulunur En büyük işlerde ne az ne çok olan şeyin tercihi En küçük mevkide en büyük işlerin faaliyeti Tabi, bunlar cömert bir zekânın mazereti sayılır Gerçi, en yükseklerin arasında parlamak mütevazide olsan, sıradan bir yerde durmak ile uygulanmaz Hayatta tecrübe kabiliyetin mühürüdür Tabiat ve maharet elzem, her ikisinin eşliğe ve birliğe ihtiyacı var 19) Adet olmuş gibi şöhretlilere bir nevi uğursuzluk ama Ünlü olduktan sonra Onlardan umulanı tamamen yerine getiremediklerinden Hakikat hiç bir zaman hayale uymaz ki Kusursuz hayaller kurmak kolay Ama gerçekleştirmek kolay değil Hayal Ümitle eşlendirilebilir Ama her şey yavrudan çok daha büyük Ne kadar büyük veya küçük olursa olsun, fazilet yetişemiyor tüm beklediklerimize Haddini aşan umursamalarımız Bizi hüsrana uğratınca Hayal kırıklığı yer değişir hayranlıkla Ümit tahrif edebilir hakikati Bırak muhafızlık yapsın sana hüner Bir kaç teşebbüs başlangıçta yeterli Vaadin amacını göstermeden tahrik etmek hevesi ve merağı Hakikatin daha çok baskın çıkması gayene çok daha iyidir düşünülmüşten bile daha ziyade Hayırsızlara bahşiş olamaz bu kural Ama onlarada avantajdır buysa abartı Ama yenilirler ortada alkışlara Harabiyet, bir an sanılır ki çekilebilir Abartılmış beklenti uyandırmakta hata var 20) Az bulunur kişilerin itimadıdır kendi yaşları Ama herkes hak ettiği yaşı bulamaz Bulduğu vakit ise tam kıymetini bilmeyebilir Bazılarının değeri bırakılmıştır daha iyi bir devire Her çeşit iyilik her zaman bulamaz muvaffakiyet Her şeyin vardır bir zamanı ve bir dönemi Faziletler bile uyruk altındadır modaya ve uyduya Ama hikmet sahibinin en yegâne avantajı ecelsizliktir! Eğer bu devir onun değilse, öteki çağlar onun olacaktır Bin değil, bir devrin adamı olmakta bile hayır var 21) Kurallar mevcut şanslılığa Der ki Arifler: ’Her şey bağımlı değil fırsata’ Muavenet yardım edebilir, ama vasıtasıdır umursama Olur bazıları tereddütsüz tatmin ve kapısına varınca şanslı ihtimali talihin orada beklerler Beklerler ki açılsın Oysa diğerleri, biraz daha uğurludur En önce sıçrarlar ortaya, kurnazca olsa da, vasıtaları cesarettir Adeta, bir talih meleğine erişirler Ve onun lütfunu kazanırlar Sanki bir kanadına binmişlerdir meziyetin Üstelik, sanki bu niteliğin yiğitliğindedirler Gerçi, gerçek felsefede yoktur başka bir hakem bir şeyin iç yüzünü kavramakta, yani hariciyesinde faziletin ve vukufun Uğursuzluk olabilir, ama uğur yoktur, yoksa hikmet! Demek ki, şanslılığın bile bir sanatı, yani marifeti var 22) Kim ise İrfanlı, zevkle ve zekice kuşanır âlimlik silahını ve hazinesinde bulunur işe yarar günlük bilgiler Acemi söz etmez, olup bitene yargısı ustacadır Her an cebinde bulunur hazır cevap Ve her an yüzündedir usul Ve her an yüce gönüllüdür kendi hareketi Ama her şeyi ciddiyete koymaz, zira epey öğreti icra etmiştir ağız tadında ve lezzetli şakalarda Hadiye bilgi yardımcısıdır Bazen bu, yetkin sanattan bile, daha iyidir eğer dayanırsa yeterli sanata! tabi ikramcı, yani mükrim, ve yüksek şümullü hür fikirli iseler İrfan sahibi bir kimsenin aldığı nişanın hedefinde hikmet var 23) Zaruri şartları bellidir olgunluğun Çok azdır ancak, bir noktada zaafiyetsizi Bazen bedenseldir Bazen ise ruhi ve manevi Ki böylece bir olası hata şımartılır, Ve varsayılır her bir derde deva Zira adam keskindir Sanır ki, topyekün yükselmiştir makamında ve yok der, görmez herhangi bir şey noksan Ne desek? Görmez ki, bir noksan ta öteki noksanı! Tek bir bulut gizleyebilir tüm güneşi! Aynen böyledir itibarımız O da yamalıdır Ve buluverir o yamayı kötü irade Ve sürekli bir şekilde düşer takibine Bu durumda en hünerli beceri değiştirmektir bu tahvili Nasıl mı? süsleyerek! Böyle yapmıştır eskiden şöhretliler Kralların noksanına süs, cevher olmuş defne Demek ki, pirüpak oluşta her hatalıya bir çare var 24) Hayal gücünü, yani muhayyileyi, hep çek kontrole Bazen onu düzelt, Ama bazen ona yardım et, yani getir muavenet Bu bize tamamıyla çok önemlidir Ve aklımızı yöneltir en muayyen doğruya Hayal zulmedebilir Sade seyirde olmayabilir - kendi kendine tatmin Zira etkileyip hükmetmek ister hayata Netice? O hayat, ya mutludur ya da sıkıcı, yani külfetli... o divane muhayyilenin doğrultu ve amacında Bizi ya hoşnut ya dargın eder kendimizle Bazımıza armağanı hep hareket cezasıdır Ve kırbaçla döver, ecelli enayiliğimizi Diğerlerimize ise, vaadi mutluluktur ama macera dolu ve neşeli sabuklamalarda Bütün bunları yapabilir eğer bizde noksan ise tutum yani becerikli... bir nevi kendine kendini kontrol Ancak bu nitelik onu tutabilir hükmünde Demek ki, hayal gücüne boyun eğdirmekte fayda var 25) Bir zamanlar sanal değerindeydi muhavereler Şimdi artık bunlar kâfi değil, yetmiyor Hissetmeliyiz zımni işareti Bilhassa, tacizden vazgeçirmek için kendimizi Zira rahatça kendisi anlamayan bir kişi başkalarına kolaylıkla kendini anlatamaz Öteki tarafta, mevcuttur saçma gönül ilahiyatçıları ve yüreğin kaplan niyetlileri Ama bizleri en çok ilgilendiren gerçekler Ancak yarım yamalak söylenebilir Dikkat edersek tamamı gelir mananın Duyarsan bir şey ki olumludur ve lehtedir Sıkıca tut dizginlerini - kendi saflığının, Oysa, aleyhte ise haydi küheylanı mahmuzla! 26) Keşfet, bul her adamın düğmesini Bu sanatıdır iradelerini sürmek için harekete Lazım gelen ise, ustalıktan daha çok, öneri, yani azimdedir Her kişiye hangi noktada ulaşabileceğini bilmelisin Her iradede kendine özgü bir dürtü var, almaşıktır iştaha Herkes bir şeye tapınır Bazısı şöhrete Bazısı menfaate Çoğu ise, zevke ve sefaya Marifet, bulmaktır onda bu putları ki maça konsunlar oyunda Herhangi bir adamın esas dürtü kaynağını bulursan Bulmuşsun demektir onun irade anahtarını Temel hareke-iştahlarını değerlendir En üstte değil, en elçak rafındadır tabiiyetinin Daha iyiden daha çoktur fena düzenlenen yaradılışlar İlk önce, tahmin et adama hükmeden his ve hevesi İltifat veya rica biçiminde hitap et ona bir cümleyle Harekete geçir işbu teşvikle Böylece, pişti korsun irade hürriyetine! İnsan vidalarına tornavida olmakta hikmet var 27) Nicelik değil, nitelikte barınır fazilet Az bulunur ve nadidedir en iyisi Ama aşırı miktarda düşürüverir değerini İnsanların devi bile genellikle cücedir Bazısı önemser kitabın kalınlığını Sanır ki, eti daha kıymetli beyninden Nicelik, kendi başına baş kaldıramaz aleladeliğe Umumiyetle budur dehaların talihsizliği Her yere yerleşme hevesinde hiçbir yerde kalırlar Niteliğin hediyesi en yüksek tepedir Yükselir destan gibi ulviliğe - Ulvilik meselelerinde Niteliği niceliğe daha fazla tercihte hediye var 28) Hoş değil, tatsızdır, Ey yüce arif O huzursuzluk hissin, icraatın hoşnut edince kalabalığı Ama, yağ çekercesine tezahürat yapanlar tatmin edemez anlayışlıyı Gerçi bukalemunlar, sade hayraniyetin nefesinde huzur bulurlar Tam aksine dururlar Mevla’nın tatlı müjdelerine Bu değildir hususiyeti yüksek seviyeli zekânın Kalabalığın merakında aramaz sükutu zevki Zira, cehalet altüst edemez mucize ve kerameti Pespaye divaneler güya başıboş dolaşırken Hileyi hep gözaltında tutar tetikte duran hikmetliler Hiç bir surette adiliğe fırsat vermemekte hikmet var 29) Dürüst adam, doğruluğun mezhebine yapışmıştır Ve dirençli bir amaçla Ne kalabalığın şehvetli sevdası Ne de zalimin zulmü onu ihlal ettiremez doğrudan Kim olacak böyle zümrüdüankanın denkser insafı? Ne kadar kıt imiş hayranı dürüstlüğün! Herkes onu metheder över Dar durumda kalıncaya kadar takibinde tehlike anında inkâr eder Ve kurnazlıkla durumu gizler Umurunda değildir ettiği savaş dostlukla, iktidarla, ve menfaatle zira korkar firardan Dirayetli adam, makul temyize idraklıdır Çıkmaz, üstlerinin ve devlet iradesinin önüne Ama, daimi sabit ve açıksözlüler onlarda riayetlidir gerçeği gizlemeye ve aksini bir nevi ihanet sayarlar Böyle, hazinelerindedir direnç Ve miktarı daha fazladır ariflikten Bu çeşitler, hep bir köşesindedir hakikatin Eğer bir fırkayı terkederseler Maymun iştahlı olduklarından değil Zira, diğerlerinin daha önce yaptığı ihaneti sebep gösterirler gerçeğe Doğru adamda dürüstlük ve insaf vardır 30) Olmasın Kerih Mesleklerle hiçbir işin Geçici modalardan sakın, sahte bir ün getirmez sana şanlı itibar, tam aksine Nicedir hayalperestlilerin mezhepleri Basiretliler hepsini terketmeli Hikmetlilerin reddettikleri tatsız çeşni, tuhaf ağız tadı dar kalplere sığdırılmış aşk, cimridir Böyleleride erişebilir nama, şöhrete ve saygıya Lakin, alay ve istihza konumunda Kalbe girmemiştir onların itibarı İhtiyatlı adam meslek edinmez ilim ve irfanı Yandaşlarını mahcup kalacak işlerde bırakmaz Bunları sıralamağa lüzum yok, çoktan belirli Yaygın ve umumi hor görü yeterince tek tek ayırmış Alın teriyle kazanılan en küçük işte bile şan var 31) Şanssızlık maskaralığın cezasıdır genelde Yoktur ondan daha bulaşıcı hastalık paylaşanlara Katiyen, en ufak kötülüğe açma kapıyı Daha büyükleri sıvışabilir ardından Hünerlilerin en hünerlisi sınırlarını bilendir Kayıpta büyüğünden sakın, ufağıyla yetin Uğurluya yönelirken uğursuzdan korunmakta hikmet var 32) Yüksek ve güçlülerin ihtişam amacı cana yakın iltifatkârlıktır Budur kralların fetih kuralı kazanmak için külli iyiniyeti En büyük avantajlarıdır onların hâkimiyet mevzilerinin sundukça diğerinden daha fazla iyiliklerini Edinir dosta yakışır iş güdenler dostlarını Ama bir tarafa bırakır bazısı hoşsohbeti, Bu zor olduğundan değil, belki kötü yaradışlarındandır Her şeyde bunlar tam tersidir - ilâhi keremin İyiniyetli denilen itibara ermekte kutsi rahmet var 33) Hayat derslerinin önemli derslerinden biri esirgemek ise, bunlardan en önemlisi bunu şahsi ve resmi alanda kendimize nasıl esirgemeyi bilmektir. Dışa dayalı, bize ilişkisiz, çeşitli meslekler var, ki daimi zamanımızı harcar. Bizi alâkadar etmeyen işlerle uğraşmak nafiledir. İhtiyatlı adamın başkalarının işlerine karışmaması yetmez, onların onun işlerine karışmasına dikkat etmesi ve olası zararlarını önlemesi gerekir. Eğer bir insan kendini her şeye yükümlü görüyor, ama neticede kendine olan mesuliyeti eksiltiyorsa, ne orada ne de buradadır. Dostlarla da böyledir, yardımları suistimal edilmemeli, verebildiklerinden daha fazlası beklenmemelidir. İfratın hemen hemen her çeşidi zaildir, özellikle şahsi ilişkilerde. Hikmetli itidal en iyi tarzda herkesin iyiniyetini ve itibarını vikaye eder, yani korur. Zira, bu vasıta sayesinde kibarlığın ender nimetleri müşkülpesent nitelikte yıpranıp gitmez. Böylelikle, kendi dehanın özgürce seçtiği intihabı korur, kitaba geçmemiş huy tadı besleyen örf ve âdetlerine karşı günah işlemezsin. Keza, bazen ileri gitmekte bazen geri çekilmekte hikmet var. 34) En önde gelen istidat atiyesi en güçlü vasfımızı öğrenmektir. Bunu yetiştirip terbiye ettikçe gerisinin gelmesine muavenet etmiş oluruz. Herkes herhangi bir hayat amacında ilerleyebilir. Tabi, eğer en kuvvetli niteliklerinin ne olduğunu bildikleri takdirde. Farket senin özel şahsi kabiliyetlerini, ve dizginlerini eline al. Bazımızda yargı gücü mümtazdır; bazımızda yiğitlik. Çoğunluk ise, genellikle kendi doğal istidadına zorbalık eder, ve neticede hiç bir şeyde üstünlük kazanamaz. Hayal kırıklığına uğradığımız vakit, en derin hislerimizin samimi olmayan iltifatlarda haybeye gittiğinin nedenlerini zaman bize çok geç bildirir. En kudretli tarafımızı bilmekte hâkimiyet niteliği var. 35) Tüm maskaraların akıbeti akıl noksanlığından düştükleri kederdendir. Bir şeyin yarısını bile göremezler. Kendi kayıp ve kazançlarını göremediklerinden, gayretleri buna göre daha kısıtlıdır. Bazısı az ithal ettiklerini epey büyütür oysa çok zengin bir şeyden pek az gelir sağlar, yani durumu hep yanlış bir terazide tartar. Çoğu sağduyularını kaybetmez, zira kaybedecek bir şeyleri yoktur. Akla yakın dikkat ile gözlenmesi gereken konular vardır, bunlar aklın en derin çukurlarında korunmalıdır. Akıllı bir adam her şeyi en derinden düşünür, ama bir farkla, meselenin en özüne, en zoruna, en çok eğilir. Sandığından daha fazla bir miktar olabileceğinin farkındadır ve takdir eder. Öyle ki, onun kavrayış kapsamı anlağın yargılama evhamına kadar uzanır. Düşünmek lazım, ama en önemli şeyi en çok düşünmekte yarar var. 36) Huyuna epey dikkat etmelisin. Seksen yaşında doktor olmak isteyen kişi, aynı yaşta, yani vakti geçtikten sonra erdemin kapısında mırıldanan bir hasta, bir günahkâr gibidir. Becerinin zirvesi, onu beklerken bile, şansına nasıl rehberlik yapman gerektiğini bilmekten geçer. Zira, en uygun anda kullanabilmek için, beklerken, ona yetişen bir şeyle uğraşmak elzemdir. Şans bir fırsattır ve kendine özgü bir vakit diliminden süzer gider, ama çarkı hesaplanamaz, adımları ise gayet düzensizdir. Kısmetin elverişli ise, cüret ve cesaretle atıl ve ilerle, zira talih yiğide müptelâdır, ve belki dişil olduğundan olsa gerek ki, gençlere daha çok özen verir. Fakat, eğer şansın iyi gitmiyorsa, bırak, yol ver ve geri çekil, böylece şanssızlık yıldızına çifte bereket sağlamazsın. Hayatta ileri ve geri giderken daima şansını iyice tartmakta hayır var. 37) İstihza, iğneleyici ve küçümseyicidir, ama insan ilişkilerinde en büyük incelik noktasına işaret eder. Adamın huyunu denemek için bazen envai çeşit alaya tabi tutulur, ve bu vasıtayla çoğu kez kalbinin en ince ve en delici mihengine ulaşılır. Ama, istihza çeşitlerinin en kötüleri, yani kötü niyetle ve küstahça yapılanları, kıskançlık zehirine bulanan ve tüm hislerimizi zehirleyenlerdir. Bu beklenmeyen kıvılcımlar sevgi ve saygıyı tamamen yakar yok eder. Bunun en ufak bir kelimesiyle vurulan bir kişi, onun üstünleriyle ve onun mertebesine erişemeyen kişilerden artık sakınır ve uzak durur. Rağbette sandığı bu kötü niyetli kötü sözden ruhen sarsılmıştır. Öte yandan, olumlu istihzalar, insan itibarını teyit edip ona yardımcı olması amacında yapılanlardır. Ama, en ustalıkla gönderilenler en ihtiyatlı bir şekilde algılanmalı, yani sağgörü öngörüyü, öngörü sağgörüyü destekleyebilmelidir. Burada, şerrin bilincinde olmak, adeta bu bilgi vasıtasıyla kendi kendini korumak gibidir, çünkü beklenen yani tahmin edilen bir mermi her zaman hedefini şaşırır. Hazne dükkanında istihza eksik olmasın, ama nasıl tüketileceğine dair ihtiyatlı olmakta fayda var. 38) Kazançta şansını altüst edecek tamahı dizginle. Tüm ustalar böyle hareket eder. Ne zaman geri çekilmek gerektiğini bilmek en cesurca yapılan bir taarruz kadar değerlidir. Eline yeterli miktarda kazanç geçtimi, at cebine hepsini. Uzun vadeli talih hep şüphe uyandırmıştır, ama kesintilisi daha emniyetli kalmış ve daha değişik bir lezzettedir, mesela tatlıya ekşi katınca, muvaffakiyet mayhoş tadını alır. Talih ne kadar yüksek bir birikime erişirse, ziyan tehlikesi bir o kadar yanaşır. Ayağın bir kayarsa, bütün kazançların yerle bir olur. Bazen servetin şehvet ve armağanı kısa vadelidir. Zira servet, çoğunlukla kaprisli, herkesi uzun vadeli taşıma sabrı ise sınırlıdır. Talihine şükret, gelir vadesini ecelli hayatın gibi değerle, bunda en doyurucu müddet zenginliği var. 39) Doğanın tüm eserleri bir olgunlaşma noktasına yönlendirilmiştir. Oraya varıncaya kadar değerleri artar, ama nihayetinde alçalıp bozulur, yani yozlaşırlar. Vardıkları yerde kendi değerlerine herhangi bir ek katkı gerektirmeyen çok az sanat eseri bulunur. Her şeyin en lezzetlisi en olgunlaşmış olanıdır, ve insanda bu nevi dirayet, ondaki özel tad niteliğine tekabül eder. Ne herkes buna sahiptir ne de herkes buna caziptir. Zekâ meyvelerinin olgunlaşma noktası mevcut; ama harç ve mübadele değerlerini öğrenmek lazım, zira bunda büyük fayda ve çok daha büyük hikmet var. 40) Küresel hayranlık kazanmak yücedir, ama bundan büyüğü dünya çapında sevilmektir. Birazı doğal yaradılıştan ileri gelir, ama dahası marifet usulünden gelişir. İlkincisi temel atar, ikincisi o temele bina kurar. Öyle ki güzel görünselerde, pırıl pırıl parlayan kısım ve payların ehemmiyeti yetmez. Hakkında iyi kanaate varılırsa, iyi niyet kazanmak kolaylaşır. Üstelik, tavrın nazikse karşı tarafta nazik duygular üretirsin; ellerinde, sözlerinde ve amelinde iyilik yaparken, seveceksin sevilmek amacında. Nezaket, siyaset sihirbazlığı gibidir meşhur şahsiyetlerin arasında. Önce ellerini amellerine yerleştir, sonra yönelt kaleme ve kitaba: Kelimeler hep kılıçların ta gerilerinde yer alır; zira, iyi niyetin müellifler arasında kazanılması şarttır, çünkü bu ebedidir. Hayranlık kazanmak güzel, ama sevip sevilmekte iyi niyet ve sevap var. 41) Abartılı sözlerden sakınmak çok önemli bir ihtimam amacıdır. Böylelikle, ne hakikate hakaret ne de ortada bizim anlağımızdan düşen vasat bir düşünce izlenimi kalır. Abartı yargı israfıdır ve kişiyi sığ bilgili veya tatsız huylu biri gibi gösterir - yani yanlış algı kaydeder. Övgü hareketli bir merak uyandırırken, arzu ve hevese yol açar, ama pahası değerine uymazsa, ki umumiyetle böyledir, beklenti hileye isyan eder, tavsiye eden ve tavsiye edilen, bunun hesabı noksandır algısı verirse, tahmin kendine bir nevi intikam tahlili koparır. Sağgörülü ve hikmetli bir kimse, her işinde ihtiyatlıdır. Yanlışlık yapacaksa, yetkisinden değil, onun herhangi bir ihmalinden doğmasını tercih eder. Olağanüstü şeyler pek nadir olduğundan, ne büyük ne küçük, ne az ne çok olan değerlemeler akla daha uygundur. Abartı, adeta yalancılığın bir okul dalı gibidir. Sayesinde, tatlı dilinin saygınlığını kaybedersin, ki bu büyük bir kayıptır. Ama, aynı zamanda, dünya gözünde ve kendi idrak yetkin de talan olur, bu ötekinden daha büyük bir kayıptır. Dikkat: Etrafta, abartıda hile barınır algısı var. 42) Üstünlüğün gizem kuvveti kurnaz hilekârlık değil, fıtri, doğuştan gelen iktidar gücüdür. Herkes buna teslim olur ama esas nedenini bilmeyerek; gerçi, tabiatında tanıştığı sırlı zindelik bu belirtinin aynasıdır. Bu tür amirane ruhların liyakat haddi krallarla, yaradılışlarındaki ayrıcalıklar ise, aslanlarla kıyaslanabilir. Esinledikleri hürmet ve itibar vasıtasıyla, herkesin aklına, fikrine ve kalbine girer, böylece onlara bu nimetleriyle ışık tutar, iktidar olup hizmet ederler. Eğer diğer nitelikleri müsaade ederse, devletin en başta gelen muharrik, yani harekete getiren, nesnesi ve aracı olmaya layık doğmuşlardır. Bu insanlar, en basit bir el, kol, veya baş hareketiyle, yani ufak bir jest sayesinde bile, rakiplerinin uzun ve tumturaklı söylevlerinde telkin ettiklerinden çok daha fazla miktarda faailiyet icra ederler. Doğuştan kumandan olanlar var. 43) Akıntıya karşı yüzerken hata etmemek imkânsız bir şey, tehlikenin ta içine düşmek ise çok kolay: Bunu sadece Sokrates üstlenebilir. Başkasının görüşüne ihtilâf etmek ona hakaret gibi algılanır, çünkü bu onu kınamak ve suçlu çıkartmaktır - uyanan tiksinti çiftleşir, böyledir kabahati bulunan şeyin ve onu övenin yüzünden. Hakikat azınlığa ait bir nitelikte, hata hem sıradan hem de yakışıksız, yani müstehcendir. Arif insan, damlardan tepelerden bağıran kişiliği ile tanınmaz; çünkü böylesi, kendi sesiyle rüzgar estiremez: Aksine, ettiği laf umumi bir hata sayesinde nüktelenir - ne kadar kendi deruni düşünceleri onu inkâr etsede. Basiretli, ihtiyatlı adam, aykırı düşmek kadar yalanlamaktan da kaçınır: Tenkit ve itham ilanına sahip olduğu halde, kimseye ilan etmez. Düşünce hürdür, ona karşı zorlama yapılmaz ve yapılmamalıdır. Yapıldığı vakit, hikmet sahibi kimse, sesini kaldırmaz ve çekilir ortadan. Ama, kendine geri çıkmaya müsaade ederse, ancak örtülü bir şekilde, gölgelik kuytu bir yerde, ve birkaç münasip kişinin arasında kalmayı daha uygun bulur. Az kişiyle çok düşün, çok kişiyle az konuş; hep en seçkin kişilerin aklıyla düşün, ama sıkça en büyük kalabalığın dilini seslendir; işte bunda edep ve hikmet var. 44) Kahramanları münasip bulmak kahramanlık niteliği taşır. Gizemi ve harcı doğal bir mucize gibidir. Akıllarda ve yüreklerde doğal bir hısımlık yaratır: O kadar etkilidir ki, müstehcen, yani cahil terbiyesizler takımı, bundan adeta bir büyücülük veya sihir kokusu algılar. Fakat, saygı ve itibar yerine oturunca, takibinde iyi niyet gelir, hatta bazen şefkat ve sevgiye de erişilir - kelime tüketmeden ikna eder, zahmet etmeden kazanç sağlarsın. Bu sıcakkanlılık ve duygudaşlık, yani bu sempati, bazen faal ve aktif, bazen ise pasif, ama her ikisi eşit bir şekilde ise saadet bahşeden, mutluluk getiren, çok sevindirici; çoğaldıkça, daha da yüce ve daha da ulvidir. Bu armağanı, bu istidadı tanımak, fark etmek ve ondan faydalanmak çok büyük bir maharettir. Doğanın bu lütfundan noksan oldukça, ne kadar gayret edersen et, yetmez, kudret miktarın hiç ona kâfi gelmez. Çok akıllı insanlara saygı duymakta maharet niteliğinin çok güzel gizemleri var. 45) Kurnazlığı kullan, ama kötülük amacında olmasın. Bundan ne zevk almalı ne de övülmelidir. Her şeyin yapmacık olanı hiç olmazsa sır gibi tutulmalı, mesela kurnazlık gibisi, zira bu en çok nefret uyandırandır. Hilekarlık ve aldatıcılık bazen epey rağbettedir, onun için dikkatimiz ona göre artırılmalı ama belli etmeden; yoksa durum itimatsızlık ve intikam hislerini uyandırır, taciz ve can sıkıntısına sebep olur, nitekim tahmin edilenden çok daha fazla kötülüklere yer verir. Hayatta her an dikkatli ve ihtiyatlı tarzda hareket etmek en istifadeli ve en faydalı olandır: Hikmet niteliğinin bundan daha büyüğü ve bundan gayrı ispatı bulunmaz. Herhangi bir işte, becerinin en yüksek seviyesi yürütme vaktinde belli olan ustalık marifetinde gerçekleşir. Kötüye kullanmamak şartıyla, kurnazlığın da had ve hudutları var. 46) Sık sık kendimize kişisel ilişkilerde hoşlanmadığımız şeyleri hoş görürüz ve adeta bunlara izin veririz, hatta birini iyice tanımadığımız halde. Bazen bu yaradılış halimiz seçkin kişilere bile, genelde bu hal kaba da olsa, bir nevi isteksizlik, bezginlik veya tiksinti duyar. Dirayet, yani iyi duyu ve iyi sezi, bu duyguya hakim olmamızı sağlar. Zira bizden üstünlerden hoşlanmamaktan daha büyük haysiyet kırıcı ve ayıplanacak başka bir şey yoktur. Büyük adamlara duyduğumuz sempati bizi yüceltirken, onlardan hoşlanmamak ve onların kişiliklerini hazmetmemek, bizleri en alçak seviyelere düşürür. İçimizde yükselebilmek için dirayete ihtiyacımız var. 47) ’İtibar Hesaplaşmalarını’ feshetmek, sağgörünün, yani tedbirlilik ve tutumluluğun, en başta gelen amaçlarındandır. Yüksek kabiliyetli insanların içinde haddini aşma, yani aşırıya uyma halleri, parçalanmış ve birbirinden uzak tutulmuş durumdadır. Böylece, aralarında uzun bir mesafe vardır. Bu adamlar, ihtiyatın ta ortasında durduklarından, zamanla, ve sabır vasıtasıyla, bu ters had mesafelerinin aralarından onları kırıp geçerler. Bu gibi şeylerden sakınmak onların arasından sağ salim çıkmaktan daha kolaydır. Bizim muhakeme kabiliyetimize sınav verirler. Bunun için, onlardan sakınmak, onları kendi muhitlerinde fethetmekten daha iyi bir seçenektir. Bir onur meselesi bir başka onur meselisini takip edebilir, neticede rezilliğe yol açar. Doğal ve ulusal eğilimleri kolayca bu tür yükümlülüklere elverişli olan insanlar var ve olacak. Ama akıl ışığında yürüyenler, bu meseleleri uzun uzun düşünmeleri gerekir. Belanın üzerine yürümemekteki cesaret, onu yenmekten daha büyük ve daha faydalı niteliktedir. Böyle olası bir vesilenin fırsatına kurban olacak bir ahmak olduğu vakit, kendine bunun bir ikincisi olmaya izin verme. Şeref, onur, itibar, şöhret vesair meselelerinde, hesaplaşmaktan sakınmakta da bir hikmet var. 48) Çok dikkatli ve esaslı iş yapan bir kişiliğe sahip ol. Bunun ’ne kadarı,’ tâbi kişiye bağlı bir şey. Ama miktarı, dahiliyende, yani kendi iç tarafında, hiç olmazsa en az hariciyendeki kadar, yani dışındaki kadar olmalı. Dış cephesi epey süslü yaratıklar mevcut, aynen bir ev gibi, ön tarafı saray gibi süslenmiş, ama iç tarafı ufacık ahşap bir kulübe! Bu tür insanlara takılmanın bir selamdan ziyade hiçbir ehemmiyeti yoktur; onlar sana takıldığı vakit, sohbetleri canını sıkar, herhangi bir mevzuyu delik deşik eder götürürler. İlk selamdan sonra caka satmaya başlarlar, ve çok geçmeden her şey biter; sohbetlerindeki kelimeler düşünce baharına erişmez, aksine adeta bir sessizlik mezarına gömülürler. Gerçi diğer kişiler bunların muhabbetine talip olabilir, zira onlar gibi sathi, yani dış intibalar alemindedirler. Aralarında ihtiyat sahibi ve akıllı bir kimse bulmak zordur. Çünkü, böyle biri, onlarda hor görüye müstahak ve müsait bir malzemeden başka bir değer harcı bulamaz. İhtiyatta hikmet var. 49) Gözlem ve yargı: Bunlara sahip bir kimse hükmeder; ama hükmedilemez. En engin derinliklerin sesine ulaşır; görünüşe dair bir akıl hekimidir. Bir insanı gördüğü anda anlar ve onun en derin tabiatına ait önemli hususlarda yargı sahibi olur; birkaç izlenim vasıtasıyla adamın en saklı iç hatlarını okur. Keskin gözlem, ince anlayış, mantık ve muhakeme ile yapılmış mana çıkarma vasıtalarıyla, hemen hemen her şeyi keşfeder, farkına varır ve idrak eder. Hayatta, hükmeden ama hükmedilemeyen bilgi alimleri var efendim, hep var. 50) Katiyen kendine duyduğun saygıyı kaybetme, ama bu aşırı biçimde olmamalı, yani kendine laubalilik yapmaktan sakın. Kendine öz duygulara kulak ver; ki bu, senin dürüstlüğünün esas ölçü sancağı olsun, dış yaptırım ve dayatmalara karşıt öz-yargına mutlak borç kalsın. Yakışıksız ve uygunsuz şeylere özen verme; ki buda, herhangi bir dış amiraneden korktuğundan değil, kendi izzetinefsine daha çok itibar ettiğinden dolayı ileri gelsin. Bu tedbire riayet ettikçe, hayali veya gerçek bir hayat ve ruh öğretmenine ne tikel ne de tümel anlamda yoğun bir ihtiyacın kalmaz. İfrat ve tefrit haricinde, kendine olan saygıda dürüstlüğün ölçü sancağı var. 51) İyi bir şeyi nasıl seçeceğini öğren. Yaşamın en büyük kısmı buna ait. Bu, tatlı dil ve doğru yargı sahibi olmayı zorunlu kılar, ama tatminine, ne akıl ne de alınan dersler yeterlidir. Tercih olabilmak için, tercih etmek gerekir, bunun için iki şey lazım: Birincisi, tercih etme ihtimalinin yüksekliği, ikincisi, en iyi seçeneği bulmak. Bereketli ve mahir, muhakemesi jilet gibi keskin, çok tahsilli ve harika denilebilecek derecede gözlem sahibi kimseler bile, herhangi bir seçenek tercihi ile karşılaştıkları vakit, tamamen pusulayı şaşırırlar. En kötüsünü seçiverirler! Sanırsın ki, kendilerini bilerek yanlış seçeneğe doğrulttular! Demek ki, varsa, bu maharette Yukarılardan büyük bir hediye var. 52) Katiyen ışığını söndürtme! Basiretin, yani tutum ve tedbirin, en büyük amaçlarından biri mahcubiyete düşmemektir. Bir insanın gerçekten asil kalpli olduğunun işareti budur, zira yüce gönüllülük ateşi kolaylıkla söndürülemez. Çünkü sevgi, ruhun en iyi huyudur, ama onunda her ifratı, yani ölçüyü aşması, basireti içinden zayıflatır. Ağızdan taşması, itibarı tehlikeye düşürür. Bu nedenden, kendine o kadar büyük ve usta bir kişi olmalısın ki, en şanslı yahut en ters koşullarda bile, herhangi bir şey senin soğukkanlılığını rahatsız ederken, itibarını zedelemesin; aksine, sayesinde heybetine rehber olarak üstünlüğünün kıymetini daimi artırsın. Sevgide basiret var. 53) Çalışkan ve zeki olmalısın. Zekânın yavaşça icat ettiğini gayretli çalışkanlık yürürlüğe koyar. Acele, ahmakların kusurudur; zira, en önemli noktayı bilmedikleri halde, ona göre hazırlık yapmadan işe başlarlar. Öte yandan, arifler ise, genellikle erteleme, geciktirme, ağırdan alma, ve nafile oyalanma sebeplerinden başarısız kalırlar. Öngörü müzakere doğurur, ama eylemin ihmalinde, amel, çoğu kez gereken yargıyı boşa sürükler. Gerçi, sürat, en güzel kısmetin annesidir. Hiçbir şeyi yarına bırakmadıysan, bugün çok iş başardın diyebilirsin. “Acele et ama yavaşça,” boşuna söylenmemiştir; yani, işbu zıtlıkta bir hikmet var. 54) Dişlerini nasıl göstermek gerektiğini iyice öğren. Yabani tavşanlar bile ölü aslanın yelesini çeker. Cesaret üzerine şaka yok. Bir kere yol verdinmi, ikincisine mecbur olabilirsin; ve böylece en sonuna kadar devam eder. Nihayetinde, bu sonuçta başarılı olabilmenin pahası ilk önce yapmanı gerektiren gayret ve zahmetten çok daha fazla zor olur. Manevi cesaret maddiyeti taşar; bir kılıç gibi ihtiyat kınında hazır bulundurulmalıdır. Büyük bir yerin kalkanıdır; manevi namertlik birden çoğunun maddiyetini düşürür. Bir sürü kişi tanınmış ve üstün niteliğe sahip olmuştur, ama yüreklerinde yiğitlik eksik kalınca, cansız birer hayat yaşamış ve tembellikleri kendi mezarlarını kazmıştır. Arif Doğa akıllıca arıda balının tatlılığını, ama sokunca, iğnesinin keskin acısıyla bir araya getirmiştir. Manevi cesarette hikmet nimeti var. 55) Sabır çeyiziyle donatılmış asil bir yüreğin nişan taşı hiçbir zaman acele etmeyen ve hiçbir zaman anlık duyguya yenilmeyene bağışlanmıştır. Başkalarını yönetmek istiyorsan, ilk önce kendine sahip çıkmalı ve kendine hükmetmelisin. Fırsat merkezine varmadan önce zamanın daire çemberinden geçmen gerekir. Amaçlarına yeterli baharat katarken, ve vasıtalarının olgunlaşmasını beklerken, arif bu şartlarda hakkını muhafaza eder. Zamanın bastonu ve koltuk değneği Herkül’ün demir çomağından daha etkili ve daha güçlüdür. Zaten, Yüce Tanrı, değnekle değil zamanla uslandırır. “Ver bana zamanı, ben iki kişi mahiyetindeyim,” diyen atasözü, çok yerinde bir sözdür. Talih birinci ödülünü sabırla bekleyenlerine armağan eder! Hep sabırda selamet hikmeti var. 56) Her an’ı aklı başında bir insan gibi yaşamalı; canen çabuk ama aceleci değil, verdiği şevk mutlu, çevik ve neşeli bir çocuk gibi olmalı. Bu canlılık ve tamamen uyanıklığın sayesinde sende tehlike korkusu veya olası talihsiz bir kaza endişesi barınamaz. Çoğumuz çok düşünürüz ama sonunda yine de yanlışlık yapabiliriz; oysa, diğerlerimiz, hiç önceden bir düşünce hesabı yapmadan amaçlarına erişirler. Doğal olarak en acil durumda en iyi çalışabilen insan çeşitleri mevcut, ve yaradışlarında en aksi durumlardan direnç güçlerini yükseltebilecek genelde nadir nitelik vasfı bulunur. Bunlar her şeyi rastgele becerebilen devler gibidir, ama zerre kadar da olsa, önceden bir şey akıllarına takılırsa, ve üzerinde biraz düşündükleri vakit, hemen hemen yaptıkları her girişimde başarısız kalırlar. Akıllarına bir kere bir şey düşerse, ya hemen anında düşer ya da hiç oralara uğramaz: Onlarda işi daha yüksek bir mahkemeye devretme gibi bir yetenek pek bulunmaz. Gerçi sürat hep alkışlanır ve tezahürat görür, çünkü olağanüstü bir istiap, yani yetenek ve kabiliyet haddini kanıtlar, tabi bu ancak zeki bir yargı ve tutumlu bir hareketin sayesinde gerçekleşir. Aklı başında, soğukkanlı ve çevik olmakta hepimize hayati fayda var. 57) Yavaş ve Emin: Eğer iyi ise, en erkeni en kâfi derecede olsun. Çok hızlı bir şekilde yapılan bir iş, çok çabuk bozulabilir. Ebedi kalabilmek için ebedi miktarda hazırlık yapılması elzemdir. Sadece fazilet saygın sayılır; sadece seçkin başarı davaya daimi dayanıklıdır. Engin zekâ ecelsizliğin biricik temelini teşkil eder. Her şeyin en pahalısı en kıymetlisi sayılır; tabi, en kıymetli madenler en ağır olanlardır. Sürat hızında tedbirli olmakta hayır ve hürmet var. 58) Kabiliyetini herkesin önüne sermeye lüzum yok. Gerekli olandan daha fazla güç kullanma. Gereksiz yere bilgi veya güç masrafı yapılmamalı. Maharetli şahinci, av peşinde ancak ava uygun ve yeterli sayıda kuş uçurur. Eğer bugün gösteriye haddinden fazla şeyler konursa, yarın için gösterecek pek bir şey kalmaz. Her zaman göz kamaştıracak ve hayran edecek bir orijinallik emaresi hazırında bulundur. Her gün taze ve yeni bir şey göstermek beklentiyi ve ümidi canlandırır; aynı zamanda, kabiliyet sınır ve kısıtlarını giz tutar ve örter. Kendini etrafındaki kişilere göre ayarla ve bağdaştır. Adamına göre hareket et. Bunda da epey hayır ve hürmet var. 59) Eğer Talih dergâhına girerken, önce zevk ve şehvet kapısından girersen, sonra keder ve acı kapısından çıkacağın kesindir; aynı şekilde, sonraki önce, önceki sonra olduğu takdirde, netice duruma göre uygundur. Onun için işin nihayetine kafa yor, ve ak yüzlü çıkışa, girişteki alkış tezahüratından çok daha fazla önem ver. Genel olarak topluca, şanssızların akıbeti başlangıçta çok başarılı oldukları halde, sonunda feci durumlara düşmeleridir. Önemli olan girişte haddinden fazla pespaye alkış almak değil, ki bu neredeyse herkese nasip olabilir, esasında daha önemlisi çıkışta duyulan genel duygudur. Hayatta tekrar sahneye çağrılma mükafatına layık duyulan his çok az kişilere bağışlanır. Talih, herhangi bir kişiye kapıya kadar çok nadir eşlik eder: Gelişinde içtenlik ve hararetle hoşgeldin dese de; sonunda süratle ve üşümüşcesine ayrılmakta olan misafirini kapı dışarı eder. İşine iyi başla ve iyi bitir, bunda hayır ve uğur var. 60) Bazıları arif, irfan ve hikmet sahibi bir bilge gibi doğmuştur. Ve, bu doğal yaradılış avantajı sayesinde, hisselerine düşen payda daha şimdiden galip bir maneviyatla, hayat derslerine eğilirler. Yaşlandıkça ve tecrübe sahibi oldukça, akıllarıda olgunlaşır, böylece sağlam bir yargı kudretine ulaşırlar. Sağgörüyü yanlış yere sevk ettiği için, kaprisli şeylerden nefret ederler; bilhassa, katiyet gerektiren ve önemli işleri ele alan devlet meselelerinde. Bu tür insanlar devlet idaresinde ya rehber yahut dümen başında gemi kaptanı olmayı hak etmiştir. Hikmet sahibi kimselerde sağlam yargı kudretinin gerekli miktarı var. 61) Pekalâ şeylerin arasında muazzam ama seyrek bir nitelik bulunur. En önde gelen bir şey olmadıkça yukarıya doğru onun peşinde koşan büyük bir adam da olmaz. Aleladelik, sıradan olduğundan, pek alkış toplamaz. Güzide bir yere konan yüksek bir mevki sahibi olmak, seçkin kişiyi kaba, sıradan ve gürültülü kalabalıktan ayırt eder, ve seçilmişlik ile makamlandırır. Alçak bir vazifede seçkin olmak ufacık bir şeyi kocaman görmek gibidir; dolayısıyla, rehavet arttıkça ihtişam ona göre azalır. Yüksek mevki büyük işlerde muhteşem bir niteliğin heyecan verici takdirini taşır ve iyi niyet kazanır. Herkeste pekalâ olan bir şeyde herkese mümtaz olma mertebesinde ihtimal var. 62) Bazıları kendi zekâ kabiliyetlerini kullandıkları alçak ve adi fikir araçları sayesinde kanıtlamağa yönelir. Bu çeşit tatmin doyumu tehlikeli, yani muhataralıdır, ve mahvedici cezayı hak etmiştir. Bir kâhyanın mahareti, efendisinin yüceliğini hiçbir zaman alçaltmamıştır. Bütün yiğitlik istifade ihtişamı asıl faile tersinir, gerçi ilaveten tüm kabahat ile birlikte. Nam ve şöhret sadece esas vekillerle iş görür. Demez ki, “Bunun iyi, onun kötü bir hizmetkârı var idi," ancak, “Bu iyi bir sanatçıydı, ama şu ötekisi kötüydü,” diyebilir. Ona göre, muavinlerini iyi seç ve sıkı bir sınavdan geçir, zira seni ecelsiz kılacak olan şan ve şeref ünvanını itimaden onlara emanet etmen gerekecek. Mümkün akıl aletlerini en iyi şekilde vasıtalandırmakta ustalık ve hikmet hüneri var. 63) İyilikseverler arasında birinci olmak mümtaz, yani üstünlük, oluşudur, ki bunda da en iyisi olmak iki misli kıymetlidir. Oyuncular eşit olduğunda en önce harekete geçen büyük bir avantaj şansına malik, yani sahiptir. Kimbilir kaç kişi hakiki Zümrüdüanka, yani ölümsüzlük sembolü olarak kabul edilen ve Arabistan çöllerinde yaşadığı farzedilen çok güzel bir kuş olurdu, eğer bu ilk şans onlara nasip olsaydı! O ilk gelenler Şöhretin asıl mirasçılarıdır; diğerleri sadece küçük kardeşinın ödeneğine talip olur; bunlar ne yaparlarsa yapsınlar, dünyayı papağandan başka bir şey olduklarına asla ikna edemezler. Dehâlarda farzedilen beceri kabiliyeti en üst kademeye bir yol bulabilir, ama basiret, yani tedbirlilik - sağgörü ve tutumluluk, sonuna kadar onlara eşlik eder. Hikmet sahibi kimseler, uyguladıkları yepyeni teşebbüs vasıtası ile isimlerini altın sayfalı kahramanlık defterine yazdırırlar. Heyhat, bazısı ithali ufak olan şeylerde birinci olmayı en büyük yiğitlikte ikinci olmaya tercih eder. İyilikte birinci olmakta en yüksek hisse armağanı var. 64) Endişeye uzak durmalıdır. Akabinde çok güç şeyden paçayı kurtarır, böylece rahatlık ve mutluluğun ebesine kavuşuruz. Yardımı olabilecek bir takdirin haricinde, ne kötü bir haber ver ne de o haberin müşterisi ol. Bazı adamların kulakları tatlı pohpohlama övgüleriyle doldurulmuştur; diğerleri ise acı rezalet sancısındadır, gerçi daha başkaları günlük hayatlarında sıkıntısız, sanki pan zehiri eksik Mitridat gibi, asla onsuz yaşayamazlar. Ne kadar yakın ne kadar kıymetli olursa olsun, bir başkasına geçici de olsa zevk verebilmek için, kendini hayat boyu sürebilecek bir kedere hazırlayıp teslim etmeni gerektiren herhangi bir hayat kuralı yoktur. Sana nasihat eden ama kendisi meselenin uzağında duran bir kişiyi hoşnut edebilmek için, kendi şanslarını katiyen yağma etmemelisin. Hele hele, her ihtimalde ve her meselede ona yapılan iyilik sana kötülük olacaksa, her zaman en geçerli sayılan kural şudur: En iyisi, sonra ve nafile bir çabada sana bulaşacağına, o kişi şimdicek hak ettiği ıstırap cezasını kendi başına çeksin. Kuşku ve endişeden kaçınmakta hayır ve hikmet var. 65) Terfi etmiş, yüceltilmiş ve yükselmiş ağız tadına ve lezzetine sahip ol. Bunu aynen akıl idrak gibi eğitebilirsiniz. Tam ve dolgun bilgi arzuyu kabartır keyfi artırır. Asil bir ruhu onun farklı çeşni yükseklik makamından tanıyabilirsiniz: Zira, harika bir zekâyı tatmin eden herhangi bir şeyin harika olması gereklidir. Büyük iştah büyük lokmayla doyurulur; âli ruhları ancak alâ şeyler tatmin edebilir. Kendi yargılarında en cesurları titrer; en iyisi bile kendi güvenini kaybeder. İlkin en önemli olan şeyler pek azdır; buna göre takdire şayan olabilmeleri için bırak nadir kalsınlar. İlişkilerimiz çeşnimizi eğitmeye kabildir: En yüksek çeşni ile irtibat kurmak ise en büyük şanstır. Ama her şeyde tatmin olmamayı etkilemez: Zira bu, ahmaklığın zirvesidir, ve donkişotluktan daha ziyade sahte ve yapmacık tavırdan kaynaklanırsa daha tiksindirici ve daha iğrençtir. Kendi düşlemsel hayallerini tatmin etmek amacında, bazıları nafile Tanrı’dan başka bir dünya ve başka ülküler yaratmasını diler. Ağız tadını yüceltmiş bir kişide nadir bulunan idrak eğitiminin belirtisi var. 66) Takdire şayan şeylerin nihayetine ve iyi bitişlerine dikkat ediniz. Bazısı zaferinden daha ziyade, herhangi bir oyun (maç) karşılaşmasının zorluğuna saygı duyar. Oysa dünyanın takdiri, başarısız bir neticenin itibarsızlığıyla, daha önceleri umursadığı saygı seviyesini boşaltmıştır. Galip gelenin izahı ise lüzumsuzdur. Dünya, uygulanan ölçülerin detayını önemsemez; sadece varılan iyi veya kötü neticeyle ilgilenir. Sonuçta, amaçladığını kazanırsan hiçbir şey kaybetmezsin. Vesilesi epey olumsuz olsa dahi, iyi bir sonuç neticesi herşeyi örter ve süsler. Böylece, eğer son neticenin sana aykırı bir sonuç doğuracağını farkedersen, bazen sanatın kurallarını aşman ve onları ihlal etmen, genelde hayat sanatına ilave olan kısımların bir öteki parçasını gerçekleştirdiğinin ispatıdır. İyi neticede hüner hesabı var. 67) Hemen hemen her şey ötekilerin tatminine bağlıdır. Mümtaz oluş saygıya, batıdan esen hafif ve ılık bir meltemin çiçeklere verdiği hayat nefesi gibidir. Bazı çağrılar var ki, diğerleri daha önemli oldukları halde itibarsız kalmış, oysa onlar evrensel bir saygı kazanmıştır. Bir önceki, herkesin gözlerinin önünde takip edilirken, evrensel beğeni elde eder; ötekileri ise, daha nadir ve daha kıymetli oldukları halde, tanınmamış ve idrak edilmemiş kalır, onurlandırılmış ama alkışlanmamışlardır. Hükümdarlar arasında en şöhretlileri fatihlerdir. Zira fatihler, cenkçi, fetihçi ve büyük adam ünvanını kazandıklarından dolayı hep alkışlanmıştır. Kabiliyetli insan, herkesin bildiği ve insana yararlı olduğu belli olan şeylerde, kanıt doğrultusundaki çağrıyı tercih eder. Böylece, evrensel seçmen tarafından ölümsüzleştirilmeğe hak kazanır. “Kanıt Belirt” çağrısının iç seslenişini yeğlemekte hikmet var! 68) Hafızadan ziyade, zekâ vasıtasıyla yardım halinde bulunmak daha iyidir. Önceki sadece hatırlama ihtiyacı kaydeder, oysa sonraki fikir icab eder. Çoğu kişi herhangi bir işi tam zamanına uygun bir vakitte yapmakta üşenir, çünkü bunun farkında değildir; bir dostun nasihati bu gibi zamanlarda onlara avantaj imkânını görmelerini sağlayabilir. Zekânın en büyük armağanlarından biri kabiliyet yeterince tam anında gerekeni takdim etmektir: Bunun haricinde çoğu şeyler icra faaliyetinde eksik ve başarısız kalır. Miktarı her ne kadar olursa olsun, zekânın ışığını paylaş, ancak sende yok ise, başkasından rica et, öncekini ihtiyatla, sonrakini hevesli bir şekilde icra et. Bir ipucundan başka bir şey gösterme; bu incelik ve ustalık özellikle çok zaruridir, zira dikkatini çektiğin kişiye dokunduğu vakit merakını uyandırır. En önce sadece bir tadımlık bir şey vermelisin, bu kâfi gelmezse, üzerine biraz daha ekleyebilirsin. Eğer o “Hayır ya da Yok” gibi düşünüyorsa, “Evet” cevabını aramaya başla. İşte becerikliliğin sırrı burada barınır. Bunun en basit izahı şöyledir: Gayret etmedikçe ve bu sebepten dolayı çoğu şeyler elde edilemez. Hatıra kumbaranda çok şey var, ama zekâ aracında muavenet hayrı var. 69) Her tür alışılmış ve sıkça rastlanan genel dürtü çeşidine yol verme. Kendini hiçbir zaman başkalarının intiba etkisinde bırakmayan bir kişi, işte o büyük bir adamdır. Şahsi-derinlemesine-düşünme hikmet mektebidir. Kendi zıt konumunu, yani içtimai mevkiinin bilincinde olmak ve buna müsaade etmek, öteki aşırıya maruz kalsada, esas amacında, tabiat ve sanat gibi, iki karşıt ve aşırıya taşan çizgilerdeki muhitlerin en güzel ve en uygun orta noktasını bulmaktır. Kendini bilmek ve tanımak kendini geliştirmek ve düzeltmenin tek başlangıcıdır. Bazı o kadar vahşi tabiat tipleri var ki, ya birinin ya da bir ötekinin etkisi altında kalmışlardır. Ve bunları, kendilerine has eğilimlerinin yerine değişmişlerdir. Bunlar, bu tür ahenksizlik ve uyumsuzluk sebebinden dolayı, adeta yırtık parçalara ayrılmış, aykırı tutarsız yükümlülüklere tabi kalmıştır. Bu ifrat, yani bu aşırılık, onların sadece irade kudretini yıkmaz; bütün yargı güçlerini kayıba uğratır, neticede arzu ve bilgi aksi istikametlerde çekişir durur. Alelade dürtülere yol vermemekte hikmet var. 70) Nasıl reddetmek gerektiğini öğren. Kişi her şeyde veya herkese yol vermemeli. Ona göre, nasıl reddetmek gerektiğini bilmek, nasıl razı olmak gerektiğini bilmek kadar önemlidir. Bu, özellikle mevki sahibi kişilerin hal vaziyetidir. Her şey ’nasıl’ sorusuna bağlı kalır. Bir adamın “Hayır - Olmaz” dediğine, bir başka adamın “Evet” dediğinden daha fazla saygı duyulabilir: Zira, süslenmiş “Hayır - Olmaz” - hayal gücü eksik kuru bir “Evet’ten” çok daha doyurucudur. Bazı insanların dudaklarından “Hayır - Olmaz” kelimesi hiçbir zaman eksik olmaz, ve bu sebepten yaptıkları her şey tatsız kalır. Onlarda “Hayır - Olmaz” hep ilk önce gelir, bazen her şeye rağmen yol verdikleri vakit bile, acı müjdeci olduklarından dolayı, değişikliğin adama herhangi bir faydası olmaz. Senin reddetme hakkın kurusıkı fişek gibi patlamaya muhtaç değil: Bırak hayal kırıklığı ve takibindeki hüsran derece derece insin. Aynı zamanda ret cevabın nihai olmasın; zira bu, itimat ve bağımlılığı ortadan kaldırır: Bırak, birazda olsa bir umit baharatı yerinde kalsın, ki ret ve imtinayı hem birazcık yumuşatsın hem de bir o kadar teskin edebilsin. Bırak, bırak kibarlık ve nezaket yapamadığını telafi etsin, ilavesinde zarif kelimeler amellerinin boş kalan yerlerini doldursun. Evet ve Hayır çok çabuk söylenir, ama üstünde düşünülmesi gereken epey sebepler bırakır. Nasıl reddetmek ve nasıl razı olmak gerektiğini bilmekte hikmet var. 71) Tereddüt etme, bocalama, kararsız olma: İktidarından veya özentinden kaynaklanan hareketlerin sakın anormal olmasın. Kabiliyetli adam en iyi niteliklerinde her an sabit ve sağlamdır, hiç sarsılmaz; ayrıca, güvenilirliğinden dolayı saygındır. Eğer değişirse, bunun iyi bir sebebi vardır veya üzerinde iyice düşündüğü içindir. Davranış idaresinde değişim nefrete tabidir. Bazı insanların günü gününe uymaz, onlar her gün bir başkadır; zekâları, ardından iradeleri ve kısmetleride durmadan değişir. Onlara dünün beyazı bugünün siyahıdır: bugünün “Hayır - Olmazı“ yarının “Evetidir.” Yalana kendi itibar ve itimatlarını yerleştirirler, ve böylece herkese karşı itimat ve itibarlarını imha ederler. Sabit nitelikte hayır ve hikmet var. 72) Azimkâr, kararlı, sebat ve metanet sahibi, kuvvetli, yiğit ve cesur ol. Kötü şekilde uygulanan taslağın zararı kararsızlıkla tasarlanandan daha azdır. Mesela, akarsuyun akarken yapacağı tahribat, barajla hapsedilenden daha az zararlıdır. Gayelerinde öyle zayıf öyle sebatsiz insanlar var ki, hep başka kişilerin talimatına muhtaçtır, gerçi bu durumları şaşkınlıktan kaynaklanmaz, çünkü yargıları şeffaftır, bu halleri sadece hareket icabına duydukları selâhiyetsizliktendir. Zorlukları keşfetmek epey hüner ister, ama ordan bir çıkış yolu bulmak, ondan daha fazla beceri gerektirir. Arada diğerleri var, ki hiç bir zaman dar bir yere, bir boğaza konmaz. Şeffaf yargıları ve azimkâr şahsiyetleri en yüksek çağrılara hazırdır; zekâları en ince kabuk ucunu dilimin neresine sıkıştırmaları gerektiğini hemen bildirir, kararlılıkları ise bunu nasıl yerli yerine koymayı gösterir. Çok geçmeden her şeyin darından başarıyla çıkar, bir alanda herhangi bir hareketi bitirir bitirmez, hemen bir başkasına geçmeye hazır durumdadırlar. Talih servetine nişanlanmış olduklarından, kendilerine kesin ve olumlu başarı şansları temin etmişlerdir. Azimkâr olmakta hikmet ve hayır var. 73) Falsolarını kullan, onlardan istifade et. Akıllı insanlar zor durumlardan işte böyle çıkar. Esprili zeki bir söze müracaat ederek, sayesinde en çapraşık ve içinden çıkılması güç veya imkânsız bir durumdan kendilerini sağ salim kurtarırlar. Havai ve hayali bir hiçbirşey vasıtasıyla veya bir tebessüm üreterek ciddi herhangi bir münakaşadan sıyrılırlar. Bu sanata büyük liderlerin çoğu iyice yerleşmiştir. Razı olmamak gerektiğinde, başka bir şeyden bahsetmek çoğu kez alınacak en kibar tutumdur. Bazen anlamamak en yüksek anlayışın ispatıdır. Hatalarından faydalanmakta hikmet var. 74) Sakın merdümgiriz, yani mizantrop olmayın. Doğrusu, en vahşi hayvanlar bile en kalabalık yerlerde yaşar. İtibarları davranış tarzlarını değiştirenlerin, kendilerine itimatları olmayanların, hataları yanlarına varılmaz, erişilemez olduklarındandır. İnsanlara karşı asabi davranarak onların iyi niyetini kazanmak asla mümkün değildir. Bir noktada gururla küstahça münasebetsizlik yapmakta olan bu mizantrop canavarlardan birini sahnede seyretmek ibretlik bir manzaradır. Onlara bağımlı ve yardımlarına muhtaç, onlarla konuşup haşır neşir olmaya mecbur olan talihsiz kişiler, huzurlarına erdikleri vakit adeta sabır ve korku silahlarını kuşanmış bir kaplan ile dövüşmeye önceden hazırlanmışlardır. Bu kişiler mevkilerini tutabilmek için yağcılık yaparcasına herkese kendilerini sevdirebilmiş olabilir, ama bu fırsatı ellerine geçirdikten sonra, bu sefer kendilerine tazminat çekme çabasında hepsinin hatırını kırarlar. Erdikleri mevki kurallarına göre herkese erişebilir olmalıdırlar, ama artık gururdan veya dalaktan göbekleri ve göğüsleri şişmiştir, kimsenin hatırına tenezzül etmez ve kimseye hoş görü göstermezler. Bu tür adamları medeni bir şekilde cezalandırmanın çareleri şöyle sıralanabilir: onları kendi kendilerine terk etmek; düzeltilmelerini uygun zaman fırsatlarından uzak tutmak; kendi çıkarlarına münasip herhangi bir ilişkiden mahrum kılmak; elverişli bir başka durum fırsatından ise şansına istifade etmelerini tamamen önlemektir. Bu ceza uygulamasının vasıtası, alt kademelerde iyi uygulanmadığı takdirde çok tehlikeli ve gaddar olsa da, genelde iyicil bir “dedikodu” işlemi diye adlandırılabilir. Manen bu vahşi adamı kendine hapsetmek, aklına onu daimi tedirgin edecek hatalarını tekrarlayan örümceksi kuruntular kurarak icra edilir. Nihayetinde, dedikodu örümcekleri durmadan hoplar ama ısırmaz, gerçi hiç de rahat bırakmaz. Bir bakarsın, adam bir daha tamamen uslanıncaya kadar, kendi evinden bile dışarı çıkmaya cüret edemez! Sonuç: Vazife faal haldedir! Sonra gelen? Ahlâk terbiyesi! Bu tür şer sevabında bile bir nevi hayır hikmet var. 75) Kendinize Ülküsel, yani İdeal bir Kahraman Seçin! Ama onu taklit ederek değil, ona imrenerek hareket edin. Büyüklüğün örnekleri var, yani yaşayan onur ders kitapları mevcut. Herkesin aklında, hep göz önünde tutması gereken bir reis olsun; onun peşinden taparcasına gitmek için değil, kendini ileriye mahmuzlamak, daha doğrusu, kendini daimi teşvik etme amacında kalsın. Büyük İskender, Akhilleus’un ölüp gömüldüğü için göz yaşı dökmedi; onun yerine kendi haline sızlandı, zira şöhreti daha bütün dünyaya yayılmamıştı. Kalpte hiçbirşey başka birinin şöhretini duyurmakta olan bir bandonun boru sesi ve onun çınlaması kadar ihtiras uyandırmaz. Kıskançlığı bileyen benzer nesne, aynen cömert bir ruhu da besleyendir. Büyüklüğün hikmetli örnekleri var 76) Her zaman her durumda şaka yapmayın. İrfan, yani bilgelik, ciddi meselelerde belli olur, ve katkısız nüktedanlıktan daha çok saygı görür. Her zaman şaka, latife ve alaya hazır olan bir kimse, hiçbir zaman ciddi şeylere hazır değildir. Hep ya şaka ya da yalan söyleceklerini umduklarından dolayı, adamın herhangi bir sözüne kimse inanmaz, zira onlarda bir palavracı intibaını bırakmıştır. Senin yargılı bir tarzda konuştuğunu farkedemezler, akabinde sende yargı kabiliyeti noksan sanılır. Ardı arkası kesilmez bir şaka çok çabuk lezzetini kaçırır. Kurnazlık itibarını ele geçiren epey insan var, gerçi bunun sayesinde mantıklı bir kişi olduklarını varsayan itimadı kaybederler. Şakanın ufacık bir vakti ve saati var, fakat gerisinin tamamı ciddiyete ait kalmalıdır. Yerinde ve zamanında şaka yapmak fena değil, ama ciddiyette daha çok hikmet birikimi var. 77) Adamına göre hareket et; mamafih her adamda gerekirse her şeye malik bir kişilik sahibi olduğunun algısını bırak: yani istediği şekle girebilen eski bir deniz tanrısı gibi tedbirli, alimlerle alimleşmiş, evliyalarla evliyalaşmış ol. Herkesin onayını kazanmak yüksek bir sanattır; zira, onların iyiniyetinden geniş ve umumi bir ittifak elde edilir. Kişinin ruhsal durumunu dikkatle anında oku, her birine adamına göre şen veya ciddi bir tarzda kendini saat gibi ayarla. Onları adeta bir rehberi takip ediyormuş gibi takip et, imkân dahilinde kurnazca değişiklikleri tefsir et ve cilâla. Başkasının yardım veya desteğine ihtiyacı olan kimselere bu vazgeçilmez sanat zaruri bir sanattır. Gerçi her işini hep nasıl yapması gerektiğini bilen bir kişi olmak çok büyük bir beceri sahipliği gerektirir. Bunda sadece kurnazlıklarında evrensel hüner ve bilgilerinde evrensel dâhilik barındıranlar hiç bir sıkıntı çekmez. Adamına göre hareket etmekte maharet var. 78) Aptallar hiç düşünmeden kapıdan içeriye doğru hemen hücum ederler; yani budalalık her zaman gözüpek ve cüretlidir. İşte onlardan tüm ihtiyat uyarılarını çalan benzeri aynı saflık, başarısızlıklarındaki ayıbın bütün anlamından onları mahrum eder. Ama sağgörü, müzakere, yani düşünüp taşınma vasıtasıyla sokulur. Habercileri ihtiyat ve umursamadır; aynı zamanda, ancak tehlikesiz bir şekilde ne kadar ilerlenebileceğini keşfettikleri vakit, daha da ileriye doğru yol alırlar. İleriye doğru yapılan her hücum ihtiyat sayesinde tehlikeden kurtulmuştur, gerçi bazen bu sonuçta talihin de parmağı var. Derinliğinden şüpheliysen attığın her adım ihtiyatlı olsun. Ariflik ihtiyatla ileriye doğru ilerleme kaydederken, önlem tedbiri tüm sahaya hakimiyet sağlar. Günümüzde, insan ilişkilerinde kuşkulanılmayan derinlikler mevcut, bundan dolayı her adımında önder adımlar atmalısın. Hikmetlilerde teşebbüs sanatı var. 79) Şen bir şahsiyet iktidarına sahip ol. Ilımlı, yani bunun en orta şekerlisi kusur değil, muvaffakiyettir. Neşenin bir taneciği bile herşeye en uygun miktarda baharat katar. Bazen büyük adamlar da eğlenceye katılır, böylece herkesin sevgisini kazanırlar. Lakin, bu tür şeylerde her zaman saygınlıklarını her ihtimale karşı korurken, onlar katiyen edep sınırlarını aşmamalı. Diğerleri ise, kendilerini zor durumdan en çabuk şekilde yine bir şaka ile kurtarırlar. Şaka olarak eğlence diyarında kabul etmen gereken şeyler var, gerçi senden başkaları belki bunları ağırbaşlı ciddiyet hesabında görür. Kolay yatışır, kolay affeder; teskin edilmesi mümkün bir duyu sahibi olduğunu gösterdiğinde, bu herkesin kalbini bir mıknatıs gibi fiilen senin yörüngene çeker. Şen bir şahsiyet iktidarına sahip olmakta hikmet, aynı zamanda şahsiyetine saygın istifade şansı var. 80) Bilgi sahibi olmak için özen göster. Gözün gördüğüyle değil, bilgi ile yaşıyoruz. Bizden başkalarına verdiğimiz itikat sayesinde biz de burada bir varlık vaziyetindeyiz. Kulak gerçeğin bölge kapısıdır, ama aynı zamanda yalanların da ön kapısıdır. Hakikat genel olarak göz ile pek nadir görülür, kulak ile pek nadir duyulur; özellikle uzaktan, doğal safiyeti bize pek nadir ulaşır; ama, hep süzgeçlerinden geçtiği kimselerin ilâve ettikleri ruhsal durumlarının katkısını taşır. Duygular neresine dokunursa dokunsun, sadece kendi renkleriyle onu boyarlar, bazen olumlu nitelikte, bazen ise tam tersyüzünde. Hakikat her zaman iktidarı dışa vurur, bundan dolayı, övmekte olandan ihtiyatla al, gerçi ayıplayandan daha da çok ihtiyat gayretiyle kabul et. Ona söz sahibi bir kişinin ise niyetine dikkat et, iyice ilgilen; daha gelmeden önce, onun sana hangi adımlarla, hangi mevki basamağı üzerinden gelmekte olduğunu öğren. Yansımayı, yani derinlemesine düşünme kabiliyetini serbest bırak, ki abartıyı ve yanlışlığı tahlil edebilsin. Bilgi sahibi olmakta hikmet var. 81) Zekânı hep yenileştir. Zümrüdüanka’nın ayrıcalığı budur. Şöhretle birlikte, yeteneğin yaşlandıkça gelişip büyüme âdeti vardır. Gerçi bayat âdetler itibarını zayıflatır, ve yenileşmiş aleladelik çoğu kez yaşlanan en yüksek seçkinliğin ışığını karartır. Bundan dolayı yiğitlikte, deha da, talihte, hepsinde - hep tekrar ve yeniden, yepyeni doğmaya çalış. Güneş gibi her gün taptaze tekrar yüksel, şaşırtıcı yepyeni bir hediye gibi sergilen. Arada bir, parlayıp aydınlatmakta olduğun sahneyi değiştir, ki artık eski kalan muvaffakiyet sahnelerinde senin yokluğun hissedilsin, zira böylece aynı esnada alışılmışın dışında olan kendi orijinal kudretlerin yenilerinde sana alkış kazanır. Hikmet ışığını daima tazelemekte hayır ve hürmet var. 82) Ne iyisini ne de kötüsünü, hiçbirşeyi lağıma dökme. Bilgelerden biri, bütün fazileti “cevher-i ortalama” dediği bir deyime indirmiş, yani her şeyin kararı, ikisi ortası, ideal olan şeye. Portakalın suyunu sık, çok geçmeden tadı acıya kaçar: ifrata doğru zorlanırsan, her tür aşırılık yanlışlığa dönüşür. Zevkte bile, zevkin haddinden fazlasına yer verme. Çok gizemli düşünce gibi, o da orda çok sıkıcıdır. Eğer ineği çok sağarsan, süt değil kan çekersin. Cevher-i Ortalama denen prensipte hikmet var. 83) Kendine, büyük sayılmayan ve kolayca affedilebilir hata hakkı tanı. Bu çeşit dikkatsizlik çoğu kez en büyük yetenek tavsiyenamesidir. Zira, kıskançlık sürgüne-gönderme talimini yapar, en kibarı en zehirlisidir. Mükemmeliyetin kusursuz oluşunu, kusur sayar; nitekim herkeste mükemmel sayıldığı için, herkesi kınar ve suçlu çıkarır. Güya açıkgözdür, ama Zeus’un yüz gözlü oğlu Argus gibi, bütün gözleri noksanlıktadır: bu onun artık en yegâne tesellisi olmuştur. Kabahate sorumlu tutulmak, şimşek çakması gibidir; en yükseği vurur. Kabul veya doğrulama ifadesinde, bırak ara sıra Homeros başını bir aşağı bir yukarı yahut bir yandan öteki yana sallasın, cesaret ve idrak ihmalini birazda olsa teskin etsin - sağgörü hariç tabi - böylece, kötü niyet silahsızlandırılsın, ya da hiç olmazsa kendi zehirini dağıtma ihtimali engellensin. Ecelsiz taraflarını kurtarmak için, bu şekilde sendeki pelerini kıskançlık boynuzlarının üstüne asıp, orada bırakacaksın. Kendine merhamet etmekte hayır var. 84) Düşmanlarını kullan, düşmanlıktan kendine bir istifade payı çıkar. Bir şeyin nasıl tutulması gerektiğini öğrenmelisin, mesela elini kesmemek için, bıçağı keskin tarafından değil, sapından tutarsın, bu seni herhangi bir kazadan korur. Düşmanlarınla varacağın ilişkilerde bunu kural haline getirdiğinde, en geçerlisidir. Akıllı, Arif bir adam, düşmanlarından aldığı istifadeden, aptal birinin dostlarından çaldığı istifadeye karşılık, neticede kendine ondan çok daha fazla fayda temin eder. Çoğu zaman, düşmanın kötü niyeti dağlar boyu sıkıntıları yerle bir eder, böylece seni o zorluklarla aksi takdirde yüzleşmekten kurtarır. Pohpohlama, nefretten daha tehlikelidir, çünkü o, ötekinin silme amacında olduğu lekeleri sadece örter. Arif, kötü niyeti, iyilikseverlikten daha sadık bir aynaya çevirecektir. Ve bahsedilen hataları ya kaldıracak ya da düzeltecektir. Rakiplik ve Kötü-niyet birbirlerine kapı komşusu oldukları vakit, ihtiyatın muvaffakiyet fırsatı pekalâ şartlar altında hayattadır. Düşmanları tarafından büyüklükleri icra edilen çok kişi var. 85) Hayatınla sakın kumar oynama, kazanç katiyen senin olamaz, sonuçta şüphesiz hep kumarhanenindir; zira o tezgâh, seni zenginleştirmek yerine, ceplerini boşaltmak için kurulmuştur! Çok kullanıldığından dolayı, fazilet seçkinliğinin yegâne hatası, ihtimal dahilinde suistimal edilebileceğini ummamaktır. Herkes ona göz dikebilir, oysa o herkesi yanıltabilir. Şanssızlığın en büyüğü hiçbir kimsenin yararına nail olamamaktır; bunun hemen hemen en küçüğü ise, kendine az, gerçi diğer herkesin yararına daha çok çalışmaktır. Bu basamağa erenler adeta kazandıkça kaybederler, ve nihayetinde önceleri onu sevenlere artık can sıkıcı kalırlar. Bu kumarbazlar, her çeşit fazileti, her çeşit üstünlüğü yıpratır; daha önceleri azınlıktan kazandıkları saygıyı kaybettikleri gibi, kaba kalabalığın arasında bile ancak itibarsızlık elde edebilirler. Bu ifratın çaresi dehanı orta derece seviyesine indirmektir. İstersen üstünlüğünde fevkalade ol, ama teşhirinde alışılmış bir tavır takın. Bir meşale her ne kadar çok ışık saçarsa saçsın, yandıkça, nihai sönüşe yaklaşmaktadır. Kendini az ve seyrek gösterdiğinde, her taraftan çok daha fazla saygı ile mükâfatlandırılırsın. Gerçek fazilette ifrat değil, iffet ve tevazu var. 86) Rezaleti Önle! Sokağa dökülen büyük kalabalığın arasında olası epey kötü niyetli akıl sahipleri geziniyorsa, ahalinin gözlerinde seni dile düşürmek için daima fırsat ararlar. Yayıldığı takdirde, tek kötü bir haber bile, senin nam hakkına leke sürebilir, bu lakap sana yapıştığı vakit: Vay haline! İtibarın tehlikededir. Genel olarak, bu tür itham sende göze çarpan bir kusur yahut gülünç bir özelliğine işaret ederek yapılır, gerçi dedikoduya sebep olur. Bazen bunlar kişisel kıskançlıktan umumi itimatsızlığa ilâve edilen kötü niyetlerdir. Büyük bir itibarı yok etme amacında dillerinden zehir akıtanlar, açıkça suçlayacaklarına, küçümsemenin kolaylığına başvururlar. İtibarsızlık kaydına düşmek kolay, çünkü herhangi bir kişinin kötü olduğuna inanmak zahmetsizdir: ama kendini aklamak o kadar kolay değildir. Bundan dolayı arif, bu gibi talihsizlik kazalarından uzak durur, ve gayretli ihtiyatıyla, edebe aykırı bir rezalet olasılığına karşı hep nöbettedir. Tashih etmek, yani düzeltmek yerine, bunu önceden önlemek çok daha kolaydır. Rezalete karşı her an her yerde nöbette bulunmakta hikmet var, selamet var. 87) Kültür ve Zarafet (Zariflik, İncelik): İnsanoğlu vahşi, yani medeniyetsiz bir barbar gibi doğar, ve yalnız kültür sayesinde kendini hayvanlıktan daha üstün bir seviyeye kaldırır. Bundan dolayı, adamı adam eden kültürdür; oysa yükseklik seviyesi, adamlık haddine bağlıdır. Bu gerçeğin idrakına teveccühen, antik Yunanlı, dünyanın öteki kavimlerine barbar ünvanını verebilmişti. Cehalet çiğ ve hamdır; kültüre bilgiden ziyade, başka hiçbirşey bilgi kadar katkı yapamaz. Ama bilgi bile zarafet haricinde adi ve kaba kalır. Gerçi sadece zekâmız zarif olmamalı, yanısıra arzularımız ve hepsinin üstünde sohbetimiz ona ilâvelenmeli. Bazıları iç ve dış niteliklerinde doğal olarak zariftir; mesela düşüncelerinde, hitap ettiklerinde, giydikleri giysilerde, ki bunlar, onların ruh kabuğu sayılır, gerçi hüner ve kabiliyetleri o ruhun meyvesidir. Öte yanda, diğerleri herşeylerinde o kadar münasebetsizdir ki, kendilerine has üstünlükleri bile, tahammül edilemez ve barbar bir arzu içinde, gerekli zarafet ihtiyacını karşılayamadığından lekelenmiştir. Kültürlü ve zarif bir adamda, adamlığın hikmet ve hayırı var. 88) Bırak ki, Davranışın Asil ve Zarif olsun. Bir büyük adam davranışında asla küçük olmamalı. Her şeyin en ufak detayına katiyen tecessüs etmemeli, hele hele tatsız meselelerde. Zira, herşeyi bilmek önemli olduğuna rağmen, herkesin herşeyini bilmek gerekli değildir. Bu tür davalarda kişi cömert ve efendi bir adam kişiliğiyle hareket etmeli, davranışı saygıya değer ve efendiye yakışır bir şekilde olmalıdır. Devlet yönetiminin gayet büyük bir görev kısmını formaliteyi çoğu kez görmezlikten gelmek, aleladeye epey önem vermemek ve sözde yukarıdan seyretmek gibi şeyler teşkil eder. Akraba ve dostlarımızın arasında, hatta düşmanlarımızın arasında bile, pek çok şeyler farkedilmemiş gibi kalmalı. Lüzumundan fazla olan her miktar, bütünen can sıkıcıdır, özellikle can sıkıcı olan şeylerde. Can sıkıcı bir konunun üstüne pervane olup etrafında dolaşıp durmak bir nevi deliliktir. Umumiyetle diyebileceğimiz şudur: davranışında her adam kendi yürek ve anlayışına uygun tarzda hareket eder. Asil ve kibar davranışta hayır ve hikmet var. 89) Hünerde ve yetenekte, yargıda ve eğilimde kendini tanı. Kendini öğrenmedikçe kendine sahip olamazsın. Yüzümüzü gösteren aynalar var, ama aklımıza ayna yok. Bırak ki dikkatli düşünce sana dair şeylerde vekil sıfatında hizmet edebilsin. Dışa vuran görüntü unutulduğu vakit, içtekini düzeltmek ve tamamlamak için sıkı dur. Zekâ gücünü ve maslahat yeteneğini öğren. Müracaat edebilmek için cesaret kuvvetini imtihan et. Aklını herşeyin engelinden arındır ve kendi temellerini iyi koru. Kendini tanımakta, bu yolda hayat boyu yürümekte, erdem hikmeti var. 90) İyi bir hayat sür. Hayatı iki şey süratle sona erdirir; bunlar, ahmaklık ve ahlâksızlıktır. Kimisi erdemli hayatını kaybeder, çünkü onu ayakta tutacak akıldan mahrumdur, gerçi diğerlerinde irade yoktur. Nasıl erdem kendi kendine bağışlanan bir armağan ise, şer de aynen o kadar kendi kendine verilen bir cezalandırmadır. Kişi çok süratli bir hayat peşinde koşuyorsa, adeta bu hayatı hayali çiftleştirmiş bir anlamda sürdürür. Erdemli bir hayat hiçbir zaman ölmez. Ruhun disiplini bedenine nakletmiştir, ve iyi bir hayat sadece niyetinde değil bedensel uzantısında da, süresi iyice uzun olandır. Burda uzun bir Hayatın Sırrı var. 91) Eğer basiretinde şüpheliysen herhangi bir şeye katiyen işbaşı yapma. Bir iş halinde o işi yapan kimsenin aklından başarasız kalacağına dair herhangi bir şüphe geçiyorsa, onu seyredenin de aklında olduğunun en kesin kanıtıdır, bilhassa bu seyirci aynı zamanda bir rakip ise. Eğer bir faaliyetin en kritik durumunda yargı gücün, vicdanın elvermemesinden ileri gelen bir takım tereddütler hissettiyse, daha sonra serinkanlı derinlemesine düşündüğünde, ahmaklığın bir örneğidir diye ayıplayacaktır. Basiretin, yani sağgörünün şüpheli olduğu bir yerde, faaliyet tehlikededir. En iyi tedbir, bu gibi şeylerden uzak durmaktır. Hikmet, tahmin ihtimallerine tamamen itimat etmez; her zaman gün ortası akıl ışığında yürür. Tasavvur ve idrak edilir edilmez, yargının ayıba mahkûm ettiği bir teşebbüs, nasıl başarılı olabilir ki? İçerideki muhakemeden oybirliğiyle geçen önergeler, çoğu kez şanssızlığa uğruyorsa, bocalamakta olan bir yargıda ve tereddütlü bir akıl muhasebesinde üstlenenlerden neler bekleyebiliriz? Her an adeta berrak bir öğlen vaktinin zihin ışığıyla hareket etmekte hikmet var. 92) Diyeceğim, herşeyde insan bilincinin sınırını aşan Deneyüstü İlimin peşinde ol. Takibine ne kadar gereksinim verirsek, ona göre bizim mevkilerimizin yüksekliği ve sayısıda daha çok artar; dolayısıyla, her faaliyetin ve her söylevin ilk ve en üstün kuralı şöyle izah edilebilir: ’bir gram hikmet bir ton kurnazlıktan daha kıymetlidir.’ En emin yol budur, gerçi hak ettiği tezahüratı elde etmeyebilir. Hikmetin itibarı ünlülüğün en nihai zaferidir: Arifleri tatmin etmek yeter, zira onların yargısı gerçek başarının mihenk taşıdır. Deneyüstü İlimde hikmet itibarı var. 93) Üstünlükleri çok olan bir adam, çok sayıda adama eşittir. Zevk duyduğu hayattan çevresine pay hissesi vererek hayatlarını zenginleştirir. Üstünlüklerdeki çok yönlülük hayatın çok tatlı bir zevkidir. Herşeyin iyisinden kazanç çıkarmak büyük bir sanattır; ve insan en yüksek seviyeye eriştiğinde, Doğa, adeta onu kendisinin soyut bir kopyası gibi yaptığından dolayı, bırakta Sanat, onun zekâ ve çeşnisini eğiterek kendine has küçük bir evren olma şansınıda ihsan edebilsin. Çok yönlülükte sanat marifeti var. 94) Kabiliyet derecesinin kapsamını gizli tut. Herkes tarafından hürmet edilmek istiyorsa, Arif, bilgi ve kabiliyetlerinin kuyu dibinden çınlar gibi yükselmesine müsaade etmez. Onlardan bilgi edinmenize izin verir ama onları idrak etmenize müsaade etmez. Hayal kırıklığına düşmemesi için, hiç kimse onun kabiliyet boyutlarını bilmemelidir. Onun tüm derinliklerine inme fırsatı katiyen hiç kimseye verilmemiştir. Yücelikleri her ne kadar büyük olursa olsun, kabiliyetlerinin seviye derecesi, tamamiyle öğrenilmesine karşıt, hakkında yapılacak tahminler ve şüpheler şahsiyetine çok daha hürmet uyandırıcıdır. Yetenek seviyeni gizli tutmakta hikmet var. 95) Beklentiyi hep canlı tut. Daima karıştır ve hareketlendir. En fazlası en çok vaat versin, ve en büyük faaliyetler daha da yücelerinin müjdecileri olsun. Bütün şansını tek bir zar fırsatından alınacak netice ihtimaline yatırma. Beklentinin israf edilmemesi için, kudretine itidal getirmek büyük bir hüner gerektirir. Beklentide umut hikmeti var. 96) En yüksek sağduyu, yani ağız sıkılığı ve takdir yetkisi, sağgörünün, yani tedbirlilik ve tutumluluğun temeli, akıl muhakemesinin ise yüce tahtıdır: sayesinde, çok az bir masrafla epey başarı kazanılır. Bu, yukarıdan bahşedilen bir hediyedir, birinci ve en iyi nitelikli olduğundan dolayı, varlığına ithafen dua edilmeye müstahaktır. Tam bir zırh takımının asıl kısmıdır, ve o kadar önemlidir ki, onun yokluğu kişiyi kusurlu bırakır, halbuki diğer nitelikler sadece nitelik miktarıyla, yani az mıdır yahut çok mudur, sorusuna taliptir. Hayatın bütün faaliyetleri onun uygulama durumuna bağlı, hepsi onun muavenetine muhtaçtır, zira herşey vukufa borçludur. En güvenlisinden hoşlanılmış olanla birleştirilmiş bir halde olduğundan, sağduyu, en mantıklı gidişata doğru yönlenen doğal bir yönsemeden şekillendirilmiştir. Sağduyuda hikmet var. 97) İtibarı bul ve muhafaza et. Şöhretin intifa hakkı, yani menfaatlanma hakkı budur. Sadece güzide kabiliyetlere eklenmiş olduğundan, itibarı elde etmek gayet pahalıdır; zira aleladelik ne kadar umumi ve sıkça rastlanan bir şeyse, itibar ona nazaran en nadir bulunandır. Ele geçirildiği vakit, kolaylıkla muhafaza edilir. Bir hayli yerine getirilmesi gereken ödevler bahşeder, ama cömertliği bunlarla sınırlı kalmaz. Yüceltilmiş kuvvetlere yahut ulvi semalardaki faaliyete borçlu olduğundan, büyük bir nevi hürmete doğru yükselir, akabinde bir nevi Haşmetmeablığa bile hem teslim hem de mahsul olur. Buna rağmen, ancak sağlam bir nedene dayalı olan itibar kalıcı bir şekilde nihaidir. İtibar kazanmakta hikmet hayırı var. 98) Niyetlerini şifreli bir şekilde yaz. Şefkat hisleri ruhun kapılarıdır. En elverişli ilim onları tebdili kıyafet etmekten ibarettir. İskambil kâğıtlarını açıkça muhafazasız oynayan bir kişi, neticede kaybetme tehlikesini pekalâ pekiştirmiştir. İkaz tedbirine tekrar neşredilebilmek amacında saklanan ihtiyat ayrıcalığı, hakkında bilgi edinmek isteyen mütecessisînlerle muharebe etmelidir: dolayısıyla, mürekkepbalığı’nın politikasını evlât edin. Ağız tadının güzelliklerini bile sakın belli etme, zira diğerleri ya onlara karşı tavır üretebilir ya da pohpohlama aracıyla onları senin aleyhine kullanabilir. Niyetlerini örtülü bir tarzda bildirmekte hikmet var. 99) Hakikat ve Görüntü: Envai çeşit şeyler göründükleri gibi geçer giderken, esasen (ne) oldukları gibi değildirler. Çok az kişi içeridekini görür; oysa, çoğu kişi dışarıdakine daha çok özenir. Eğer doğru sahte ve kötü ise, doğru olmak yeterli değildir. Görünmeyen şeyin kıymetini idrak ve takdir etmekte hakikat hikmeti var. 100) Yanlış görüş hariciyesinde, gerçi arif bir Müslüman ve filozof bir nedim gibi hareket et, ve bu adamların faziletlerine vaki ol. Tabi sadece onlar gibi görünerek değil. En azından bile olsa, onlarda var olan, oysa sende var olmayan değer kümesini varmış gibi gösterme. Bugünler, felsefeye pek kulak asılmayabilir, ama her zaman arifleri başlıca ve en çok alâkadar eden bir ilimdir. Düşünme sanatı daha önceki bütün itibarını artık kaybetmiş durumda sayılır. Ama bir zamanlar, en büyük imparatorluk meclisleriyle tanıştırılmıştır: hüküm saraylarında epey vakit geçirmiş, lakin şimdi o mevkilerde herhangi bir yeri yoktur diye düşünülür. Yine de hala o, erdemli ruhun gerçek hoşnutluk sebebi, düşünce dolu anlayış yetisinin hakiki gıdasıdır. Zira evvelden beri, ’hile’ nesnesinin ne olduğu, onun sayesinde keşfedilebilmiştir. Ariflerde inanç ve felsefe hikmeti var. |
ŞİİRİ BEĞENDİM...
........................... Sayğı ve selamlar..