salıncakhangi sınırın öncesi yaşamaktı ki sonrası ölüm olsun nefes almak ile almamak arası ince bir çizgidir toprağın teni sokak sokak sövmenin bir dili var coğrafyasız sevmenin de sağanak olup yağmanın da bir dili var ahmak olup ıslanmanın da sen biz ol yeter ki ve asla bukalemun bir buluta çevirme bereketli gözlerini sen bana bakma hatta bak bak ve gör ki ben hala gökkuşağı uçuruyorum ipsiz sapsız renksizliğimde ve hala çekiyorum kime çektiysem hayatımı siyah beyaz bir film gibi sonrası mı ben en çok sevmeyi sevdim sevilmeyen dört bir yanımla demiş miydim sana hatta aynalar beni eksilttikçe gün ve gün yalnız sana hep sana çoğaldığımı sırf solmasın diye ışığın sığlığımda ki bütün denizlerin ak saçlarından tek tek yakamozlar yolduğumu ve yolu sana çıkan tüm gidişlerin dönmeyişlerine sayısızca peron olduğumu söylemiş miydim ahh sevgilim diyemediğim sevgili kaç sefere kaç sefer bindirdiğimi bilmem ama her sefere bir sen daha eklediğimi ve günlerce gecelerce sırf dönersin diye yorulmadan aynı heyecanla beklediğimi bilseydin biraz da olsa beni sevmeyi sevseydin döner miydin . . ........ . . offf of yok Annem yok yoruldum düşe kalka büyümekten çok sevip hiç sevilmemekten düşe kalka büyümek buysa her geceye bir düş ekmekten ve her sabaha da bir kalk biçmekten çok yoruldum çok üşüyorum be Annem çocukluğumu örtün artık üstüme kırık ta olsa sallayın beni sallaya bildiğiniz kadar ahşap salıncağımda Allah kalkmayı nasip etmesin ki yeminle bu sefer hiç düşmeyeceğim hayatın girdabına sözüm söz hiç büyümeyeceğim Annem yeter ki güneşin gölgem kokun nefesim olsun… ilhanaşıcıhaziranikibinonaltı |