İslamın Orta Çağı...“Arabın yalellisi” gibi okunur Kitap, Her harfine yirmi kat hesap edilir sevap. Kimsenin umurunda değil ilahi hitap, Kurutmuş yürekleri, iman-ihlas kaçağı, Ne yazık ki, bu işte, İslamın orta çağı... Körü körüne taklit, çoğu müminin tarzı, Bidatlara boğulur, bazen Allah’ın farzı. Mümkün mü beyinsize, makul olanın arzı, Tutmuş aklı-mantığı, çarpık bir kader ağı, Ne yazık ki, bu işte, islamın orta çağı... Su başında susamak, müminlerin kaderi, Aslı sulh olan islam, dost edinmiş kederi. İşin acı gerçeği, devr-i Osman’dan beri, “Kafir” kellesi keser, ”imamların” bıçağı, Ne yazık ki, bu işte, islamın orta çağı... Durdurup da mazide, zamanın akışını, Dondurmuşlar müminin, dünyaya bakışını. Şer bilmişler idrakin, “yenilik” döküşünü, Ayrık kaplamış ilim, irfan ekili bağı, Ne yazık ki, bu işte, islamın orta çağı... Rabbimin gizlediği nimeti kafir bulur, Zira aklın, mantığın kadrini kafir bilir. Kafir icatlarını atsak geri ne kalır, Kafirden dileniriz, topu, tankı, uçağı, Ne yazık ki, bu işte, islamın orta çağı... Kulun gözü kör olur, hakikati göremez... Karanlıkta kaybolur, doğru yola giremez... Şeytandan akıl alır, Yaradana eremez... Diyerek kul üstüne yığmışlar bir şirk dağı, Ne yazık ki, bu işte, islamın orta çağı... Çareyi inzivada sezen bazı azizler, Hayattan el çekerek, hislerini temizler. Gitmeliymiş yürekten dünyaya dair izler, Bu yüzden bir ölüden farklı değil çok sağı, Ne yazık ki, bu işte, islamın orta çağı... Yaradan’ın adalet, hak çağrısı nafile, Kimine zevk-ü sefa, kimine hüzün, çile. Altın kaplı saraylar, taze dilberler ile, Emirlere, şeyhlere akar düzenin yağı, Ne yazık ki, bu işte, islamın orta çağı... Söyledikleri sözün, çoğu yalan dillerin, Kazandıkları malın, çoğu talan ellerin. Velhasılı işleri, Hakka kalan kulların, Bulunmaz kaç asırdır O’nunla da bir bağı, Ne yazık ki, bu işte, islamın orta çağı... Veli BOSTANCI |