Gül Ağladı Ben Ağladım
Hayat denen şu sahnede, bin bir oyun oynandıkça
Gün savuştu gece döndü, kul ağladı ben ağladım. Kara cadı kazanında, türlü dertler kaynadıkça Sarıldık birbirimize, sol ağladı ben ağladım. Dost, akraba, bacı, gardaş birbirini bilmez diye Lale, sümbül, mor menekşe can toprakta kalmaz diye Kara kuzu anasının, memesini almaz diye Nağmeler ağıda döndü, dil ağladı ben ağladım. Leyla, Şirin, Nazlı, Aslı bin bedende bir ruh ile Hasretinden küle dönmüş, bin bir eda bin ah ile Esen yellerin kibrinden, solup bir kez bin vah ile Yeşil yaprak düştü yere, dal ağladı ben ağladım. Harap bağların içinde, iki damla göz yaşıyla Onmaz yaralara karıp, iki elde bir başıyla Kimsesizler sokağında, bir avuç sedef düşüyle Boyun eğip kaldı bülbül, gül ağladı ben ağladım. Mavilerle, yeşillerin terk ettiği vakitlerde Muştularla, gülüşlerin, çark ettiği vakitlerde İhanetin gamzeleri, gark ettiği vakitlerde Söndü vuslatın ateşi, kül ağladı ben ağladım. Zifir karanlığı yarıp ,ay geceye yandığında Göğüne küs yıldızların, ışığıyla döndüğünde Uzak diyarlardan felek, yüreğime bandığında Sarıldım taşa toprağa, yol ağladı ben ağladım. Yüksel Beyocaktan (12.06.2016) |
Hasretinden küle dönmüş, bin bir eda bin ah ile
Esen yellerin kibrinden, solup bir kez bin vah ile
Yeşil yaprak düştü yere, dal ağladı ben ağladım.
SAYGI DEĞER ŞAİREM GÖZYAŞLARI ÇOK GÜNAHLARI SİLERMİŞ.....KALEMİN DAİM OLSUN...