Değmeyin İşteŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Aslında çalışmanın son bendi, aşağıdaki gibi sonlandı. Son bentte eyem ve duygu yığılması vardı. Bu bağlamla birazcık ta olsa anma içinde memleket şairi Hasan Hüseyin Kokmazgil ve konuyu Babürşahlara kadar götüren tarihsel diyalektikle Salim Erben dedim. Bizdeki olduran düşünceler bunlar değil mi?
Nasılsın diye sorma İnsanlarım gibiyim işte Kavruk ve savruk Bir omuzum çeker Bir omuzum büker Bir gözüm görür Bir gözüm bakar Bir kulagım yerle seste Bir kulağım göğüsle nefeste Bildiğin gibi can ve toprak çeker
Hava gibiyim
Çok azla açarım pamuk pamuk Bu zamanlar da örümceklenirim Yar olmadıkla Al beyaz çırpınışlarla örtüm Neye sevindim, neye üzüldüm bilmem Yüzümdeki nur dediğin Gün doğmazıyla her kezinde simsiyah Fitil fitil hesabı olur kuruşun Fikrin yetmediği her yerde Bir kurşun... Bilmezki erir Çelik irade karşısında duruşun Yaptıramayacağı şey yoktur Korku ve umutsuzluğun Doğarla her seferdeki Nabız nabız atışladır Yay gibi gerili mavi güçle neferdeki Şimşekleri atıp çekişle Yağmasa da umuttur içteki bu gürleyişle Sarışın dev gibi Çakmak çakmak oldum mu Kıvılcımlaşır özümde bulutlar Ha yağdı ha yağacak O zaman değmeyin işte... Her an bozulmağa değişken Bulut gibi dökmekteyim siyim siyim Yer gibi emerim içime içime Ne gezdirmedim ki üzerimde Nasılsın diye sorma İnsanlarım gibiyim işte Bir yanım acı Bir yanım göz yaşı Bir yanım yaprak döker Bir yanım bahar bahçe Diyen ozanlarımla bağıt 11.06.2016 |