Kendimi Kandırmışım
Dün geldiğim ezelden bu gün yolcu biriyim
Masum olan ruhumu ateşte yandırmışım Sanki ölüm yok bana… Ölmeyecek biriyim! Herkesi inandırmış… Kendimi kandırmışım Bihaber yaşamışım… Şu ilahi kurgudan: Nebi diye gelenden cemali eşsiz nurdan Gaiplerden bir ses ki: her gelen göçtü burdan Sen de yetiş onlara… Tenin balçık, çamurdan Ruhum ateşte yandı… Bedenim düştü köze Ki, mutlaka her canlı bir gün dönecek öze Gene bir gün gelecek ameliyle göz göze Gerek var mı bilemem… Var mı ki başka söze? Sonsuzluk âleminde yol alırken bu gemi Düşünmeden bu ânı… Yaşamışız her demi Ey Muhammed Mustafa!.. Yaraların merhemi Mahşerde kanat eyle üstümüze gölgeni İki cihan Serveri: benim ümmetimdir de Onun mekânı yurdu senin kümbetindir de İşlediği her amel benim sünnetimdir de Bensizliği yaşamış… Gariban, yetimdir de Arınmadı bir türlü… Ruhumdaki bunca kir Bir gün gözü doymadı… Hep aç kaldı… Hep fakir Düşünmedi ki bir gün gelecek Münker – Nekir Böyle yaşadım gitti… Bilmem ki kaç senedir Su diye akan çeşme ya kir aktı ya irin Samimiyet sığ oldu… Riyakârlık çok derin Farkına vardık lakin… Hakikat olan Bir’in İçindeyiz kapısız… Penceresiz evlerin |