Aslında hep ertesi kalan günüz
Üstünü yarım giymiş düşlerimiz sabahın ayazıda dondu
Kaç şafak bizi daha kızıl tanlar yalanı ile uyutacak şimdi Gıcırdardı menteşeleri mekruh kapınının Hemem,hemen her sabah o yaşlı karga öterdi uğursuzluğa Yaşlı baykuşun geceden kalma çirkin ötüşüne ilave Kara bir örtü gibi örtünürdü şafağımıza Yöneldiğimiz her vuslat yarın Hicran olup kaldı acıya alışık dün kalan kursağımızda Aslında hep ertesi kalan günüz Dün kalan bayat bir sızı Düştükçe iliklerde janlayan zaman dilimi Vudukça kemikleri yandıran yorgun bir ağrı Katransı ağıtlarda yoğrulmuş iç yangını Hangi yana dönse boyun büker düşlerimiz Rüyalarımız kabüslarla cenk sahasında her daim Kalbi onikiden darbe yemeye alışık hayallerimiz Yitip giden ümitlerimizin teminatıdır belki Belki siyahı seven bir kaderin başrol kurbanıyız Belkide bir fırtınaya kapılan felaketzade Düştükçe umudun suyuna Çırpındıkça sürekli batan Karanlığa şevk öpücüğü konduran Hep doğmasını düşlediğimiz Kızıl şafakların kandırdığı koca can kırıklarıyız M.Kılıçel |