GÖZLERDEN IRAK BİR CÜMLEYİM BELLİ Kİ...
Dünden kalmayım belli ki:
Hala indinde mazinin, Varsıl bir istikamete düşmüşte yolum, Düşkünlüğü belli ki hüzün denen o ruhani bildirgenin. Gözlerden ırak bir cümleyim belli ki: Rahmeti bol bir ömrün gıybeti iken düşen dillere, Ama düşmediğim bir aşkın da en münafık gölgesi iken Sevmekten bihaber ahvalim. Gönülsüz bir sure misin de, Gözden düşen bir damlaya tavaf etmeyen En yüzsüz isyan yine Yaradan’ın asla tasvip etmediği, O tehdit yüklü ve görgüsüz cümlelerin patavatsız tesellisi Kadar da uzak durduğum bir muhabere iken Yüreğin karası şu siteme dair en aykırı cümleden ibaret. Söz kırımı belki de soy kırımı, Bölmelerden ibaret şu ruhani reçete; Yine insanın köle ettiği Belki de esir düştüğü nefsin tokadından damlayan. Gölgeler oynaşır karanlığı mabet eyleyip, Siren seslerine karışır nifak yüklü imgeler Hayatın seyrinde biteviye. Sonlanmayan sayısız hikâye, Tümden gelen sırdaş bir hükme rağbet edipte Soyutlanmayı arz ettiğim en dingin ömür, Sevmelerden ibaret noksan bir miladı Yâd edip. Çatık kaşları mı, dedin en derinde yatan dertlerin Gönülsüz söz birlikteliği yine peyda olan Şu gölgelerin müridi iken, Gönülden gelen bir tekerleme Yüreğe pelesenk olan Ve indinde en makbul girizgâh, Henüz varamadığım o menzilde Tevekkülü en derinde mabet bildiğim. Tümden gelen bir hezeyan, O revnak mağlubiyetin isyanı kadar da derbeder Bir tükeniş yine yüreğin meylettiği Ve en vakur dokunuş, Yürek kanasa da, Silah bildiği en ılımlı kelime: Adı dillerden düşmeyen ne çok varlık Hele ki tevafuk bildiğim bir gölgeden medet umduğum En anlamlı niyaz, Dilin döndüğünden de öte Eşleşirken yüreğin iniltisinde Gök kubbede aradığım Belli belirsiz bir hüzün nakşetse de günbegün. |